Konuk Değil Baş Belası
Nisan okumalarında biraz bahsetmiştim, Mayıs ayı için niyetim biraz daha Alman Edebiyatına yönelmekti. Steinhöfel’i yeniden okumaya geçmeden önce Farklı ile tanıştım, ardından Nöstlinger’in Curcuna Evi’ne konuk oldum. İkisini de çok sevmiştim. Uzun zaman önce sahaftan aldığım “Konuk Değil Baş Belası“na ise yine Nöstlinger’den devam etmek istediğim için başladım. Araya birkaç
Boynuyamuk
Bloga hangi kitapla dönerim bilmiyordum. Şimdi masamda bekleyenlerle göz göze geldik. Evet gerçekten hepsi için ayrı heyecan duyuyorum. Lakin önceliğim Banu’nun Boynuyamuk kitabında. Boynuyamuk Banu’nun kitaplarından bazılarını hatırlayacak olursak; Mesela Lokum’un ona sorular sorduğu kitabı Kediler, soğuk kış günlerinde içinizi sımsıcak yapan hikayesi Burun Giysisi. Kapağı (içeriği hiç bilmeden) Banu’nun
Arkadaşım Olmak İster Misin?
İlkokulda 3. sınıfa kadar annemin öğretmenlik yaptığı özel okulda okuduktan sonra 4. ve 5. sınıfları evimize yakın olan bir devlet okulunda okudum. Bu “macera”dan aslında başlı başına bir kitap çıkar. 19 kişilik sınıftan 65 kişilik bir sınıfta okumaya, kokulara, bahçedeki çeşmeden su içmek için sıra beklemeye (ki sıra bekleyen sadece
Değirmenci İle Baykuş
Bazı resimli kitapları okumak bana o kadar keyif veriyor ki aradan zaman geçtikçe tekrar tekrar okuyasım geliyor. Kafiyeli dilini özlüyor, detaylı çizimlerinde kendimi kaybediyorum. Değirmenci ile Baykuş da onlardan biri. (Üç Kedi Bir Dilek, Limon Ağacının Şarkısı bu tarzda aklıma ilk gelenler) Sadece resimlerine bakarak bile Değirmenci’ye ayrı bir hikaye