Fareler ve İnsanlar
Üniversite ikinci sınıftayken, ilk sene derslerim kötü olduğu için kaldığım yurttan ayrılmam gerekti, Cebeci’den Dışkapı’daki yurda sürülmüşüm. İlk başta uzaklıktan dolayı çok mutsuzdum ama orada geçirdiğim bir sene bana çok şey kattı. Arkadaşlarımın neredeyse tamamı veterinerlik okuyordu ve ben “iletişim” okurken onlar birçok hayvanın kemiklerinin Latince adlarıyla cebelleşiyorlardı ve bu
Enno Ya Da Asfalttaki Karahindiba
Bazı kitaplar yolunuzun tam üzerine düşer ancak onu fark edip okumak veya hiç fark etmeyip yolunuza devam etmek biraz da sizin tercihinizdir. Enno benim için ilk gruba giriyor, bunun en önemli sebebi de kapaktaki çocuğun ürkek bakışları. “Bir derdim var ama kimse beni anlamıyor.” ifadesini yakaladığım için kitabı aldım ve
Limon Kütüphanesi / Jo Cotterill
Jo Cotterill’in Limon Kütüphanesi kitabını ismi, kapağı ve konusu sebebiyle uzun zamandır okumak için listemde bekletiyordum. Geçen hafta ben de sonunda kütüphaneye giriş yaptım. Arkadaşlık ne zaman başlar? Hayatınıza birini almaya hiç ihtiyaç duymadığınızı düşündüğünüz bir an gelip sizin kapınızı çalabilir mi? “Evde yokum” diye seslenirken bu ironiye gülersiniz ancak ısrarla
Sekoya’nın Kapıları / Şiirsel Taş
Şiirsel Taş’ın Sekoyana’nın Kapıları kitabını Sevgili Latife hediye edene kadar varlığından haberdar değildim. Ve ilginç olan Herman Hesse‘nin Ağaçlar kitabından hemen sonra ve aslında birlikte bir okuma yapmış olmam oldu. Ve tam da o günlerde eve dönerken bir ağaç keşfettim. Yanındaki ağaçlardan neredeyse hiçbir farkı yoktu ancak bana seslenmesinin bir sebebi vardı:
Son Yelkovan
“Kalbini kötülük yönetmiyorsa yolundan şüphe etme.Kapat gözlerini, dileğinin gerçekleşmesini bekle.” Kitapta karşılaştığım bu cümlenin benim için de bir anahtar olabileceğini düşünmeden not ettim defterime. Gözlerimi kapattım ve dileğimin gerçekleşmesini bekledim, kalbimi kötülük yönetmiyordu (umarım) ama şüpheler bolca kurcalıyordu beni. Derken uzaktan bir kuş yaklaştı yanıma, dikkatimi çekti çünkü gerdanında kızıllık
Kayıp Kapının Anahtarı
Öğrenim hayatım boyunca kendimi biraz “öteki” hissedip kabuğuma çekilmiştim. Kabuk zamanla konfor alanı oldu ve orada yaşamanın haricinde bir şeye adım atmak istemedim. “Her güzel şey inanmakla başlar küçük balık.” diye fısıldadı sonra biri. Önce, bana ailemin “küçük balık” dediğini nereden bildiğini sorguladım sonra da bana söylediği cümlenin inanmakla ilgili
Savaşın Son Kışı
Savaştan gerçek anlamda hoşlanmayan biri için konusu “savaş” olan veya savaşlarda geçen kitaplara ayrı bir zaafım var. Ortaokuldayken ne olmak istediğim sorulduğunda “savaş muhabiri” derdim, sanırım bu fazlasıyla Coşkun Aral’ın Haberci’sini izlememden kaynaklanıyordu ama sonra kendisiyle tanışıp yüzünde savaşın o gerçek izlerini gördüğümde silkelendiğimi hatırlıyorum. Dolayısıyla Türkçeye çevrilmiş birçok kitaba
Karda Birdoksan
Yıllar önce Devlet Tiyatrosu’nda “Karlar Kraliçesi”isimli çocuk oyununa gitmiştim. Oyundaki tek çocuksuz yetişkin bendim. En arka sıraya oturmuş, çocuklarıyla ilgilenen ebeveynlere bakarken oyundan pek keyif almadıklarını görüp şaşırmıştım. Oysa çocuklar ne çok eğleniyordu. Elife hamile olduğumu öğrenir öğrenmez de alıp yüksek sesle okuduğum ilk hikaye Andersen’den Karlar Kraliçesi olmuştu. Onu
Bir Oğul
2017’de okuduğum son kitabın, 2018’de bloga yazdığım ilk kitap olacağını düşünmemiştim. Kitap her ne kadar tüm okumam boyunca bende “mutlaka yazmalıyım” duygusu uyandırsa da vaktim olacağı aklıma gelmemişti. Neyse arada derede vakit yarattım ve Kerem ağlayana kadar şimdilik buradayım 🙂 (Öncesini bilmeyenler için not düşeyim, 20 gün önce doğum yaptım
Üç Çocuk, Bir Öğretmen ve Unutulmaz Bir Gün
Öncelikle gözlerinizi kapatıp en sevdiğiniz öğretmeninizi düşünmenizi istiyorum. Bu öğretmen ilkokuldan da olabilir üniversiteden de okuldan da olabilir bir dershane veya kurstan da. (Mola) Gözlerinizi açıp buraya tekrar döndüğünüzde yüzünüzde gülümseme yaratan kişinin hikayesini anlatacağım bugün size. Bu kitapta adı Bayan Bixby ama siz onu zaten tanıyorsunuz. Belki Züleyha belki