Tuhaflıklar Ailesi Yollarda

John David Anderson’un Üç Çocuk, Bir Öğretmen ve Unutulmaz Bir Gün kitabından sonra yeni yayımlanacak kitabını uzun süredir bekliyorduk. Bu kitabı çok sevenler olarak bir grup kurulsa sanırım buna kimse şaşırmaz. Yayınevinin kataloğunda kitabı gördüğüm andan beri kitaba kavuşmak için gün saydım. Hemen okumaya başladım ancak kitabı ne hemen bitirmek istedim ne de böyle bir zaman yaratabildim. Tuhaflıklar Ailesi Yollarda kitabı için uzun soluklu ve molalı bir okuma yapmam gerekti ve ilginçtir, bitirdiğim tarih de göz önüne alındığında benim için anlamı ikiye katlandı.

Her aile biraz tuhaftır. Buna itirazı olan var mıdır bilmiyorum ama her aile için sınırlar, kabuller farklılık gösterir. Kimisi de buradan beslenir ve bu tuhaflığın içinde yaşar gider.

“Ama biz, Tuhafoğullarıydık : kimya alanında doktorası olan bir baba; astrofizik üzerine kitaplar okuyan bir anne; Hamlet’in monologlarını ezbere bilen bir abla ve altı yaşındayken ‘monolog’ kelimesinin nasıl yazılacağını bilen bir küçük kız kardeş. Bir de ben vardım tabii…”

Günde altı fincan kahve içen Tuhafoğlu Baba için bu kahve de 🙂

Tuhafoğlu Ailesi ile akşam yemeğinde jelibon yedikleri gece tanıştık. Sıradan bir jelibon değildi elbette bu. Kaslan Şekerlemeleri’nde babaları tarafından geliştirilen ve tavuk tadındaki bu jelibonu yeme(me)k için korkak tavukluk etmemek üzere gülüştük. Mutlu Anlar Mesaj ve Telgraf Servisi’nden Kıkırdak Gülgül isminde bir palyaço kapıya gelip son derece tuhaf bir şiir eşliğinde büyükbabaları Frank’in tahtalıköyü boyladığını söyleyip herkesi şok eden haberi vermesinin ardından işler biraz değişti. Şimdi Tuhafoğlu Ailesi ile beraber cenaze şöleni pardon töreni için (funeral / funneral) yola çıkma vaktiydi.

“Bazen, bir şey hakkında gerçekten hissettiklerin ile hissetmen gerektiğini düşündüğün şeylerin arasını bulmak zordur.”

Tuhaflıklar Ailesi Yollarda

Greenburg Kasabası’nda başımıza neler geleceğinden habersiz ben de katıldım onlara ve tahminimden daha çok eğlendim. Büyükbabayı -ölmüş bile olsa- bulmak pek kolay olmadı ve çeşitli ipuçlarını takip etmek gerekti. Bu sürede oğlu ile aralarının eşinin erken ölümüyle beraber ne kadar yara aldığını ve yanlış anlaşılmaların bir ilişkiyi nereye götürebileceğine de şahit olduk. İpuçlarının peşinde Dağ Tırmanışı bile vardı ve benim gibi dondurma sevmeyen biri için bu bölüm gerçekten çok zorlayıcıydı.

Tuhafoğlu Ailesi’ne eşlik etme sürecimin büyükbabayı bulunca sonlanacağını düşünürken hiç beklemediğim bir şey oldu. “Acaba insan, geri dönüp değiştiremeyeceğini anladığında, her şeye farklı bir gözle bakmaya mı başlıyor?” cümlesiyle beraber kitabın eşlikçisi olmaktan çıkıp geri dönüp değiştiremeyeceğimi anladığım şeyler hakkında düşünmeye çekildim. Koku ve hafıza birbirine derinlemesine bağlıyken küçücük bir yün dükkanı olan bir adamın o dükkanındaki tanıdık kokuya gittim. Hafızam her ne kadar beni gerçeklik konusunda kandırmaya pek hevesli olsa da yolu -bunca sene sonra bile- bulmak pek zor olmadı. Ama zor olan eve geri dönmektir; çünkü sen yokken neler olduğunu bilemezsin cümlesiyle yeniden mola verdim. Gitmek istediğimden çok da emin değildim artık.

Çünkü bazen sadece hatırlamak istediklerimizi hatırlarız ya da tek bir anının diğerlerinin üzerini örtmesine izin veririz. Ve tam da bu yüzden hatırlamak istediklerimiz ile üzerini örttüklerimizi iyi seçmemiz gerekir. Bunun farkına daha önce varmış mıydım gerçekten bilmiyorum. Jelibonlar için heyecan duyan ancak kendi babasıyla uzun yıllar mesafeli olan ve ölümünden sonra bu mesafenin önemsizliğini keşfeden bir baba karakteri ile jelibonlar dahil olmak üzere pek çok ortak noktamız var. Kitabı bitirdiğim gün, tam da aynı güne denk gelmesi tesadüf olamaz sanırım, 18 yıllık bir anmayı da şölene çevirebileceğimi fark ettim.

Rion’un Normallik ve Sıradanlıkla İmtihanı

“Ne yapacağımı bilmiyordum. Hangi konuda iyi olduğunu bilmiyorsan, mirasının ne olacağını söylemek de zordur. Yani seni başkalarından ayıran şeyi.”

Tuhaflıklar Ailesi Yollarda hatırlamak ve eve dönüşle ilgili bir kitap olsa da anlatıcımız, Tuhafoğlu Ailesi’nin oğlu Rion’un kendini keşfetmesiyle ilgili bir ek okuma da sağlıyor. Bu kadar tuhaf insanın arasında normal olduğunu hissetmenin verdiği acıyla yüzleşiyor ve bizi de tuhaf olan hakkında düşünmeye sevk ediyor. Ailedeki diğer karakterlerin de çok iyi işlenmiş olduğunu, detayların kitaba renk kattığını belirtmeden geçmek istemem.

Kitapla ilgili yazarın web sitesinde oldukça ilginç bilgiler var. Bir kitap için bu kadar detaylı hazırlık yapıldığını henüz Türkiye’de görmedik sanırım. Ve şu linkte bulunan sorularla okurlar kitapla ilgili daha derin düşünmeye de yönlendirilmiş.

Benim bu kitap hakkında iki çekincem var. Bir tanesi, özellikle bazı yerlerde hikayenin fazla uzatılmış taraflarının bazı okurlarda sıkılmaya sebebiyet verebileceği konusu, diğeri de -Burak Tuna’nın kapak çizimlerine her zaman bayılsam da- bu kapak seçiminin hikayeyi tam olarak yansıtmadığını düşünmem. Karakterlerin kapakta olması gerekiyordu bence 🙂

Tuhafoğlu Ailesi, kitabın adında neden Tuhaflıklar Ailesi oldu, bunu da öğrenmek isterdim. Tuhaflıklar Ailesi kulağa daha hoş ve daha sempatik geliyor ama bütünlüğü düşününce soru işareti oluşuyor.

Umarım sırada yazarın POSTED kitabı vardır, konusu oldukça ilgi çekici görünüyor.

“Yıldızlar böyledir işte…Son derece parlak, son derece yoğun ışıldarlar ama yine de onları çoğu zaman göremezsin bile. Sadece her taraf karardığında görürsün. Ve ne kadar karanlıksa o kadar iyi görürsün. Sonra birden, aslında hep orada olduklarını anlarsın.”

Tuhaflıklar Ailesi Yollarda
Yazan: John David Anderson
Çeviren: İpek Güneş Çıgay
Tudem, 2021, 303 sayfa, 13+

 

lokumcocuk

2 Yorum

  1. Avatar
    Ülkü Haziran 22, 2021

    Selam Esracım. Yorum yazdım uzun uzun gönderilmedi hata verdi. Bi de telefondan deneyeyim dedim 😉

    Cevapla
  2. Avatar
    2cocukluhayat Haziran 22, 2021

    Yazarın “üç çocuk bir öğretmen” kitabı bende hiç gitmemişti. Herkesin çok beğendiği bu kitaba belki daha sonra yeniden şans vermek gerekebilir. Bu nedenle bu yazıya biraz önyargılı yaklaşmış olabilirim 😉 biraz fazla uzatılmış olmasından mütevellit sıkabilir yazmışsın ya işte tam da Görkem’in uzaklaşması için bir sebep 🙂
    Esracım şunu bilmemi isterim. Görkem’in severek okuduğu kitapların çoğunda çok fazla rolün var. Okuma sevgisinin oluşmasında ve artık kitap oku deyince kaçmayan bir Görkem’e yolculuk kolay olmadı. Yine yeniden toparlanıp geldik buralara bakalım ? Kalbimde bir yerin olduğunu her zaman bil emi Esoşum ?

    Cevapla

Yorum yapabilirsin

<