Anne Frank’ın Hatıra Defteri
Anne Frank’ın Hatıra Defteri‘nden ilk olarak ne zaman haberim oldu (ortaokul?) ve ilk ne zaman okudum (lise mi üniversite mi?) tam hatırlayamıyorum. Kapaktaki kızın gülüşü beni hep tedirgin etmişti küçükken. Ve onun dünyasının beni yutabileceğinden korkuyordum. (Bu kısımda ilkokulda olsam iyi olur…) Her okumanın doğru bir zamanı olduğuna çok inanırım.
Tuhaflıklar Ailesi Yollarda
John David Anderson’un Üç Çocuk, Bir Öğretmen ve Unutulmaz Bir Gün kitabından sonra yeni yayımlanacak kitabını uzun süredir bekliyorduk. Bu kitabı çok sevenler olarak bir grup kurulsa sanırım buna kimse şaşırmaz. Yayınevinin kataloğunda kitabı gördüğüm andan beri kitaba kavuşmak için gün saydım. Hemen okumaya başladım ancak kitabı ne hemen bitirmek
Solucanlı Ay
Kitabın hikayesine geçmeden önce, bu kitapla yolumun nasıl kesiştiğini anlatmam lazım. “Her İhtimale Karşı” kitabından sonra Meg Rosoff’un neler yaptığını takibe aldığım bir sırada bu kitap ile karşılaştım. Arka kapakta yer alan “Yılın en iyi kitabı” tarzı ifadelerden pek etkilenmem aslında (hatta bunu yazma ihtiyacında olduklarına göre vasat bir kitap
Farklı
Geçen hafta kafam çok dağınıktı ve sanki bir güç beni derin karanlık bir kuyuya çekiyor gibi hissettim. Can sıkkınlığı da değil bunun adı, sanki bir girdap. Birkaç sayfa okuduğum “Farklı”ya bayılmış ancak kitaba tam olarak odaklanamamıştım ki her şeyi bir kenara bırakıp kitabı bitirdim. İçinde olduğum girdapta meğerse Steinhöfel’in parmağı
Her İhtimale Karşı
Okumak istediğim kitaplar gruplanmış bir şekilde masamın üzerinde beklerken Züleyha’nın okuduğu son kitaba karşı kayıtsız kalamadım. Kitabın kapağı,konusu ve en çok da daha önce karşıma çıkmayışı cazip geldi bana. Neticede kimse kaderinden kaçamaz öyle değil mi? Yoksa onu biraz da olsun yavaşlatabilir mi? Belki de minik bir anlaşma ile kaderiyle