Annelik Hakkında

Böyle genel bir başlığın altında neler olacak ben de merak ediyorum. Yedi yıllık annelik hayatımda ilk defa bu sene Anneler Günü’nü kutlayacak olmamızın heyecanı var içimde. Bir güne indirgenmesinden, küçük ev aletlerindeki indirimlerden, mücevher sayfalarının reklamlarından bahsetmeyeceğim. Sistem eleştirilerimi bu yazının dışında tutma gayreti içinde olacağım, en başta bunu söyleyebilirim.

Annelik -yaşadığım, gördüğüm kadarıyla- oldukça içgüdüsel bir durum. Bu hissi yaşamak için biyolojik bir anne olmanız gerekmiyor. “Çok anaç biri” dediğimiz insanlardan bahsederken yüzümüzde kendiliğinden oluşan o gülümseme ve şefkat halinin bulaşıcı olmasını seviyorum. (Sevdiğim tek bulaşıcılık bu olsa gerek.) Bu yapıdaki insanların etraflarında kim olursa olsun onun ne yediği içtiği, aç mı susuz mu kaldığı, ihtiyaçları, dertleri, sıkıntıları gibi şeyleri fazlasıyla içselleştirdiği ve bazen de sınırı biraz geçtiği görülür. Pamuklara sarmalanmaya ihtiyacınız varsa bu yapıdaki insanlar öyle iyi gelir ki bazen.

Sanırım -bunu kesin olarak bilme imkanım varmış gibi gelmiyor- ben de bu anaç hissiyatlardan nasibini almış insanlardan biriyim. O yüzden daha en başta kutlamak istediğim günün adını Anneler Günü’nden Anaç Hisli Kalpleri Kutlama Günü olarak zihnimde değiştirdiğimi söyleyebilirim. İlk çocuğumun adı Lokum ‘du ve aramızdaki bağa ihanet etmiş olduğumu şurada bahsetmiştim. Her hikaye romantik olmayabiliyor. Kalbimi en çok sızlatan şeylerden biri oldu onunla yollarımızın ayrılması.

Ardından Elif ve Kerem girdi hayatımıza. Annelik hallerine dair çok dalgalı bir denizde yüzdüm. Hâlâ da içdenizlere ulaşabildiğimi sanmıyorum. Hep okyanustayım 🙂 Geriye dönüp bakınca ilk yıllardaki halime hem bir acıma halim oluyor hem de gerçekten gülüyorum. Aradan geçen zamanda, özellikle Elifle yaşadıklarımızdan sonra sınırlarımızın ne kadar genişlediğini, hazır cevaplılığımın arttığını, diyaloglarda şaşkınlığımın azaldığını, her şeye muhalefet edebilen bir çocuğa nasıl yaklaşmanız gerektiğini, anneliğin saklı tutulan ödül, ceza, tehdit vb. kollarını ne zaman kullanmanın iyi olacağını, kötü sözleri kişiselleştirmeden olaya-duyguya odaklanabilmeyi ve en çok da ihtiyaçları gözetmeyi öğrendim. Yalan olmasın şimdi, öğrenme yolundayım diyelim.

Görsel Kaynak: bulamadım.

İhtiyaçlar ve Onları Dile Getirebilmenin Özgürleştirici Gücü

Başkalarından (en çok) bizi anlamalarını ve biz söylemeden -bize göre zaten tam ortada duran- ihtiyaçlarımızı fark etmelerini ve bunu karşılayabilmelerini bekliyoruz. “Onu da ben söyleyeceksem, ne anlamı olur ki yapmasının?” gibi laflar da dilimizde seyahat edebiliyor. (Şu an tam Elif gibi konuştum, hemen özüme dönmem gerek 🙂 Fakat bu beklentiyi camdan dışarı umutsuzca bakan biri görüntüsünden kollarını açmış dışarıya doğru koşan bir görüntü ile değiştirebildiğimizde ilk adım atılmış olacak.

Anneliğinin ilk yıllarında “Hani benim kendime özel saatim?” diye kıvranıp kabaran bastırılmış öfkelerle dolanan anne yok artık, rahatlıkla “Şu an bilgisayarımdaki yazıyı yazmam gerekiyor. Bitirdiğimde oyun oynayabiliriz istersen.” / “Meditasyon yaparken yalnız kalmak bana daha iyi geliyor.” / “Şu an canım pek konuşmak istemiyor, yemek yiyip duş alıp kendimi daha dinç hissettiğimde yanına geleyim.”  gibi ve buna benzer cümleler kuran bir anne var. Bu durum bence onları da cesaretlendiriyor ve bana “Ama ben şu an ödev yapmak istemiyorum.” dediklerinde kızamıyorum. İşte orada pazarlık başlıyor. Hayatınızda Elif varsa çeşitli öngörülerde bulunabilmeniz lazım. Çocuk satranç oynarken hamle bile yapamıyor 7 adım sonrasına odaklanmaktan…

Anne şefkati demişken, kedisine köpeğine annelik yapan pek tatlı arkadaşlarım var. Olayın özünde o sevgiyi, merhameti ve -burası çok önemli- sorumluluğu alabilmek yatıyor bence. Sadece sevmek değil. Dönelim Lokumda yaşadığım duruma. Çok seviyordum ancak yaşadıklarımın sorumluluğunu almamıştım.

Olaya diğer tarafından da bakayım da tam olsun (gece 00.45’te), kendi annemizle ilişkimiz mesela, hayata bakışımızı, insanlara yaklaşımımızı normlarımızı temellendiren şey değil mi? Ya da tam tersi aşırı düzenli, temiz, titiz bir annenin (öhöm tecrübe mi o?) dağınık, savruk (kendisine pis diyemedi ama okuyanlar boşluğu tamamlayabilir) çocukları da olabilir. “Seninle Başlamadı” kitabına bakıp teee uzaklara da gidebiliriz elbette ama burada da bir denge olmalı sanki. Yani “evet benimle başlamadı ama şu an burada olan da benim” diyebilmek, yine sorumluluk alabilmeye yaklaştırıyor insanı.

Annem

Annemi neredeyse bir yıldır görmüyorum, hayatımızın en uzun ayrılık zamanı oldu bu. Annemi öyle çok özledim ki filmlerde yaşanabilecek bir sahne ile dalgalandım geçen gün. Marketteyim, arkası dönük raftan bir şey almak için eğilmiş kısa boylu kısa beyaz saçlı kadını zihnim bir an annem gibi gösterince ona doğru heyecan ve gülümseme dalgasıyla atılıvermişim. Annem olmadığını anladığımda zihnime “Annen Adana’da” deme ihtiyacı duydum. Kısacası, bu yazıya denk gelme ihtimalin olmasa da Gönülcüm, çok özlendin.

Bu arada ben saati 01.30 yaptım ve annelikle ilgili kitaplardan da bir şeyler yazasım var daha. O yüzden bu konuyu şimdilik burada bırakayım.

Kutsal, melek gibi söylemlerin içinin boş olduğunu düşünüyor, bu müesseseyi dalgalarla beraber yüzmeye alışmaya benzetiyorum. Bazen canın karaya tek başına çıkmak isteyebilir. Bazen fırtına kopar ve yüzmene bile fırsat kalmadan suyun dibini boylarsın. Bazen de bir bakmışsın yakınlarında biri daha yüzüyor ve arada dinlenebilmen için sana bir dal uzatıyor. Hepsi normal ve hepsi de yaşanabiliyor bu diyarda.

Anaç Hisli Kalpleri Kutlama Günü ile ilgili içimden bu satırlar döküldü. Her yeni bloğumda “Çok kişisel şeyler yazmayacağım artık, sadece kitaplardan bahsedeceğim.” diyorum ve sonra ne oluyor bilmiyorum. Blog yazmak bile şu anki dijital dönüşümde e-posta varken mektup yazmaya benziyor. Hâlâ mektup da yazdığıma göre bence sorun yok.

Biliyorum konusunun hiç ilgisi yok ama bugünü bir kitapla anmak istesem Bir Damla Deniz‘i seçerdim.

Geçen seneki listeye bakmak isterseniz Anneliği Kucaklayan 21 Çocuk Kitabı da burada.

lokumcocuk

2 Yorum

  1. Avatar
    Semagul Mayıs 09, 2021

    Çok hoş bir yazı olmuş. Keyifle okudum. Anaç ruhunuz beni de sardı

    Cevapla
  2. Avatar
    Sevcan Mayıs 09, 2021

    Ama çok güzel olmuş. Ebeveynlik kitapları okumadığına emin misin? Bazı şeyleri o kitaplardan güzel anlatmışsın da.
    Anneler Günü küçük ev aletleri değildir, kim buharlı bir ütü alınca görüldüğünü, değerli olduğunu hisseder ki -öyle durumlar da vardır elbet ama şartları önceden oluşmuştur, onları bu pazarlamanın dışında tutalım-. Anaç Kalpleri Kutlama Günü çok güzel. Bütün Anaç Kalplere ?

    Cevapla

Yorum yapabilirsin

<