Aylaklar Kumsalı
En son ne zaman bir kitabı henüz bitirmeden blog yazısı yazmaya geçtim, gerçekten hatırlamıyorum. Bazen öyle bir his geliyor. Daha doğrusu okuduğum kitabın okuduğum kadarı da bana “yazsana” diye fısıldıyorsa onun peşinden gitmeyi seviyorum. Bu kitabı da editörünün paylaşımında görüp heyecanlanmıştım. Aylaklık sevdiğimden mi? Kumsal sevdiğimden mi? İkisini bir arada
Mavi’nin Mutluluğu
Mavi’nin Mutluluğu ile 2012’de ilk çıktığı zamanlarda tanışmıştım. Çok etkilenmiş ve bloğuma yazmıştım. O yazıyı ne yazık ki kaybettiğim için -neyse ki- yeniden yazıyorum. Aradan geçen zamanda kitabı farklı sebeplerle okudum ve her seferinde hem konunun ele alınış şekline hem de çizimlerine hayran kaldım. Simla Sunay, Bedri Rahmi Eyüboğlu‘nun yaşamından
Tilki 8
Uzun zaman oldu bloğuma yazı yazmayalı ve gerçekten çok özledim burada olmayı. Tudem katalogları güz mevsiminde yayımlandığında çok büyük bir heyecanla önümüzdeki bir yıl hangi kitapları okuyacağımız konusunda telaşa kapılıp katalogları iştahla karıştırıp notlar alırım hatta bazı arkadaşlarımla da paylaşırım. Geçen seneye benim için damga vuran kitaplardan biri Frip olduğu
Örümcek Ağı
E.B.White’ın Örümcek Ağı isimli kitabını birkaç ay önce okumaya başladığım Çocuk Edebiyatına Eleştirel Bir Bakış kitabında görmeseydim belki de uzun zaman farkında olmayacaktım. Kitaplarda geçen kitapları mutlaka not alırım ve merak uyandırdıysa da peşine düşerim. Hatta baskısı yoksa, bu benim için yeni bir kapıyı aralar ve kendimce kitabı bulma meydan
Şşşt! Sessiz Olun Okuyorum
Kitap okurken dünyadan kopan biriyim. Konser, düğün, davul zurna fark etmez okurum. Etraftaki sesleri duymamak konusunda özel bir yeteneğim (işitsel değilim) olduğunu da düşünüyorum bazen. Eğer hikaye de sürükleyiciyse nerede olduğumun da pek bir önemi olmuyor. “Şşşt! sessiz olun okuyorum!” diyemiyorum aslında. Ankara’dayken günlük okuma rutinimin içerisinde toplamda bir saatlik
Çözüm Bakanlığı
Yeni yılda okuduğum ikinci kitap, Çözüm Bakanlığı‘nı tanıtım bülteninde görür görmez meraklanmıştım. Hollanda çocuk edebiyatından son yıllarda epey kitap okuduk ve ben bu kültüre aşina olmayı sevdim. Bir sorununuz varsa ne yaparsınız? Bir mektup yazmak durumu düzeltir mi? Peki, mektubu kime yazacaksınız? Siz bu kısmı düşünürken ben biraz Nina’nın yanına
Söyleşi: Mustafa Kemal Yılmaz
Bir dönem blogda sıklıkla yazar söyleşileri yapıyordum. Epeydir bu alanda yapmak istediklerim birikti ancak tam olarak içime sinmeyince de devam etme motivasyonum düşmüştü. (Geçen gün yaptığımız mini söyleşi bir başlangıç olmuştu.) Derken bir gün karşıma üç harika kitap çıktı. Harika olmalarının en önemli sebebi de özgün olmaları. Türkçe çocuk edebiyatında
Derin Düşünceler : Arkadaşlık
Gecenin saat 23.25’inde ani bir kararla Mantar Pano köşemde yeni bir bölüm açıyorum. Bunun adı belirsizlik ve değişim değil çünkü. Bunun adı Kirpinin Zarafeti‘ndeki Paloma’ya selam göndererek “Derin Düşünceler” oldu. Bu ara en derin düşüncem de arkadaşlık. Yazarken belki de kıvrımlarda saklananlara rastlarım bilmiyorum. (Riko’nun notları gibi açıklamalı notlar da
Ayı Geldi
Bazen bir ayı gelir ve o kadar çok şeyi değiştirir ki… Esra: (heyecanla) Kerem, ayı gelmiş! Kerem: (Kapıya bakarak, sevinçle) Hani nerede anne? İçinde ayı geçen kitapları severim. Özlem’in Davetsiz Misafir ‘inde olduğu gibi sevimli bir ayıysa hele. Kitap okumaya kendini kaptırmış ayıları da severim, onlar belki sadece okumayı çözmeye
Frip’in Aşırı Israrcı Pırtlakları
Frip’in Aşırı Israrcı Pırtlakları kitabını gördüğümde ilgimi çekmiş ancak almamıştım. Sonrasında da almadım. Ta ki geçtiğimiz hafta üç arkadaşım da bu kitabı mutlaka okumam konusunda ısrarcı olana dek. Pırtlaklar kadar ısrarcı olduklarını söyleyemem, kendimi bir keçi olarak gördüğümü de… Durun bir dakika, sanırım kafam karıştı! Pırtlaklar, ah evet, hem de