Fareler ve İnsanlar

Üniversite ikinci sınıftayken, ilk sene derslerim kötü olduğu için kaldığım yurttan ayrılmam gerekti, Cebeci’den Dışkapı’daki yurda sürülmüşüm. İlk başta uzaklıktan dolayı çok mutsuzdum ama orada geçirdiğim bir sene bana çok şey kattı. Arkadaşlarımın neredeyse tamamı veterinerlik okuyordu ve ben “iletişim” okurken onlar birçok hayvanın kemiklerinin Latince adlarıyla cebelleşiyorlardı ve bu beni çok eğlendiriyordu. Odaya da getirdikleri ve kötü kokan kemikleri saymazsak (onlar için bulunmaz nimetti) böyle bir Latince öğrenimi oldukça ilginç bir deneyimdi. Bu sebeple, veteriner biriyle tanıştığımda, aldığı eğitimin ağırlığını bildiğim için ayrı bir saygı duyarım. (Ve ülkemizde önemsenmiyor olmalarını da anlayamam) Her neyse, konuyu çok uzattım. Bir akşam, arkadaşlardan biri dedi ki, bir öğretmenleri Fareler ve İnsanlar kitabını okumalarını istemiş ve onlara soru soracakmış. Ancak başka ders sınavları da olduğundan kitabı okuyamamışlar. Vahlanıp tühleniyorlarken ben de atladım dedim ki, “Ben lisede okumuştum ama unuttum, isterseniz sabaha kadar okumuş olurum. Size de özet geçerim. Gelebilecek soruları da yazarım.” Bir sözelci ne demek istediğimi hemen anlardı oysa sayısalcıların bunu algılayabilmesi biraz zaman aldı ve sonunda “ne iyi olur” dediler.

Ben gecenin bir vakti başladım kitabı okumaya ve okurken de notlar aldım, sorulabilecek soruları çıkardım ve sabah kitabı onlara anlattım. Ve pek de sorun yaşamadan kitapla ilgili soruları yapmış olarak yurda döndüler. Ancak ben üzerimden Lennie’nin etkisini atamadım.

Kırmızı Kazak

Aradan yıllar geçti (tahmini 16 yıl kadar) ve Meltem Gürle’nin Kırmızı Kazak kitabını okurken yine karşıma çıktı Fareler ve İnsanlar kitabına bir gönderme ve son bir yıldır da kitabı yeniden okusam diye kitapla bakışıp duruyordum. Çünkü orada bahsettiği olay ve alıntı yaptığı cümle de etkileyiciydi:
“Çünkü tanıdığın biriyle gezmek, yalnız olmaktan çok daha iyi.”

Elif birkaç gündür ateşliyken ve erken bir şekilde “aa iyileşti” diye sevindiğimizde sevincimizi kursağımızda bırakacak bir gelişme yaşamışken yine arka arkaya fena tökezlediğim ve adını uykusuzluktan başka bir şey koyma ihtiyacı hissettiğim anlardan birinde hiç düşünmeden kitaplıktan Fareler ve İnsanlar kitabını aldım ve okumaya başladım. Sona yaklaşmışken bitiremeden uyuyakaldım ve gece uyanıp kitabı tamamladım ve sabah 4.30da yeniden uykuya dalmaya çalıştığımda rüyamda ketçap,mağara,tavşanlar, yavru köpekler, çalılık gibi bir karmaşının içine düşeceğimden habersizdim. Uyandığımda da ağırlık vardı üzerimde.

Lennie ve George

Akşam balkonda otururken bir anda aklıma geçen haftalarda Ediz Hocanın anlattığı akrep ve kurbağanın hikayesi geldi. Ve sonunda akrebin söylediği söz manidar; huyum bu. Bunun felsefi sorgulamadaki karşılığı da Doğan gereği yaptığın bir şeyden sorumlu sayılır mısın?” sorusuydu. Dersteyken bu soru için aklımdan neler geçmişti hatırlamıyorum ama bu akşam balkonda Lennie’yi ve yumuşak şeyleri sevme/okşama dürtüsünü ve istemsizce zarar verdiği durumları düşündüm. George’un Candy’e Lennie için “Hep kötü şeyler yaptı şimdiye kadar, ama hiçbirini bilerek, kötülük olsun diye yapmadı.” sözü de aklımdan çıkmadı.

Annelik?

Ve bu “doğan gereği” kısmını Lennie’den alıp kendi çocuklarıma, özellikle de Elif’e getirdim. Annesi olarak zorlandığım konulara bakınca Elif’in bunları beni sinir etmek için yapmadığını ve çok açık bir şekilde sadece Elif olduğu için yaptığını kavradım. Ne kadar farkında olsam da akrep ve Lennie örneği farkındalığımı bir üst boyuta taşıdı. Böyle zamanlarda kendime ve çocuklara karşı daha hoş görülü olabiliyorum. Kitapları pek çok sevmemin en önemli nedenlerinden biri de bu, yaşamımdaki karşılıklarını bulmak/görmek.

Sıraya Gazap Üzümleri’ni mi alsam derken (neden bu kadar pahalı bu kitaplar) az önce İnci kitabının kitaplıkta olduğunu fark ettim, bir ara sahaftan almışım. Hatırladığım kadarıyla yine lisede okumuştum ancak bir kez daha okuma arzusu duydum ve sıraya Steinbecklerden dizsem mi diye aklımı çelmeye başladım. Öneriniz varsa yazın hatta ne güzel olur.

Bu arada, çoğu kişi mayonez sever ama ben de Lennie gibi ketçaplı yemeklere bayılırım. Susie Morgenstren’in “Arkadaşım Olmak İster Misin?” kitabındaki mayonez misin yoksa ketçap mı sorusu geldi aklıma.

Bu sene epey klasik okudum (madde:12) ancak buraya yazma fırsatı bulamadım. İlerleyen zamanlarda bu konuya da eğilmeyi istiyorum. Masamda bana bakıyor Bülbülün Scout’ı, Vahşetin Buck’ı, Oz’un Dorothy’si…

Peki Slim’in şu sözü için ne düşünüyorsunuz? “İnsanın yüreğinin iyi olması için akla ihtiyacı yoktur.”

Fareler ve İnsanlar
Yazan: John Steinbeck
Çeviren: Ayşe Ece

Sel Yayıncılık, 126 sayfa

lokumcocuk

0 Yorum

Yorum gözükmüyor

Şu anda yorum yok, bu yazı için ilk yorumu sen yapabilirsin!

Yorum yapabilirsin

<