Belirsizlik ve Değişim Günlükleri – 5

Daha önceki yazım biraz fazla uzun olmuştu, aradan geçen zamanda neler yaptım ve aslında “Ben neredeyim?” kısmını biraz paylaşmak istedim. Bloga kitaplarla ilgili daha çok yazı yazarım diye düşünmüştüm ancak sadece Hapşu Teyzeden bahsedebildim. Bunun adına tam olarak vakitsizlik diyemem, önceliklerimi geçen ayda farklı bir yöne kaydırdım. Güzel kitaplar okudum ve keyifli kahveler içtim. Sosyal medyadan neredeyse tamamen uzaklaştım. “Kim-nerede-ne yapıyor” ile ilgili veya “ne paylaşmış” konusunda hiç merak duymadığımı şaşırarak fark ettim. Ve de tuhaf bir kabuğa çekildim.  “tuhaf kabuk” nedir? Yaklaşık bir buçuk ay öncesine kadar instagram hesabımı ve tabii whatsup uygulamasını oldukça yoğun bir şekilde kullanırken çok karmaşık seslerin arasından kendi sesimi duyamadığımı hissettim ve telefonumun da o sıralarda bozulmasının etkisiyle kabuğuma çekildim ve özellikle dışarıdayken nadiren çantamdan çıkardım. (Hat çekmediği için konuşabilme imkanım pek olmuyor.)

Çocuklarla Felsefe Mi O?

İşin tuhaf kısmı şimdi geliyor, geçen seneden aklıma düşen bir eğitim vardı: “Çocuklarla Felsefe” ve ben bir yıldır eğitimi nereden nasıl alsam diye araştırma yapıyordum. Şehir değiştirmek, kalacak yer ayarlamak, çocukları bırakmak çıkmazından çıkamadığım için de erteliyordum. Pandemi sürecinde birçok eğitim gibi “Çocuklarla Felsefe” eğitimleri de uzaktan eğitim olarak verilmeye başlanınca kendim için uygun bir fırsatın peşine düştüm. İşin aslı konuya biraz da farklı bir yerinden yaklaşarak çocuk kitaplarını bilen ve uygulamalarında bunları kullanan bir eğitimci aradım. Son bir yılda sayıları oldukça artmış olsa da bu işi nitelikli bir şekilde yapabilen şu an sanırım 5-6 kişi civarındadır.

Tanıtım videolarını da izleyip bir eğitime niyet ettim ve tanışma toplantısına katıldım. Başlarken kararsızlığım da çoktu çünkü eğitimci olmadığım için bu alandaki bir şey (çocuk kitapları haricinde) ilgi mi çeker mi yoksa sıkılır mıyım bilemiyordum.Benim aklımdakine çok uyan bir eğitimci ve beraber olmaktan keyif aldığım bir ekip ile Çocuklarla Felsefe birinci seviye eğitiminin sonuna geldik. (Eğitim, eğitici detaylarına buradan bakabilirsiniz.)

Yazının başında bahsettiğim kabuktaki tuhaflık tam olarak buradan geliyor çünkü neredeyse hiç kimse ile görüşmezken, whatsup gruplarından çıkmış, sosyal medyadan uzaklaşmışken hiç tanımadığım insanlarla felsefe yapmak/konuşmak ve bunun için heyecanlanmak işin tuhaf kısmı oldu. Bu yazıyı okuyunca belki bana gönül koyan arkadaşlarım da olacaktır, bilmiyorum ama sanırım tam da bu dönem “varoluşsal” hallerdeyken bir mola vermeye ve uzaklaşmaya ihtiyacım varmış.

Tatlı Bir Sürpriz: Bisiklet

Blogda yer alan ve çocukluğumdan bahsettiğim yazılarda sıklıkla damda oyun oynama ve bisiklete binme ifadeleri geçer. Ve sonrasında bisikletimin hiç olmayışı ve bisiklet binmeye duyduğum özlem de ara satırlarda okunabilir. Fethiyeye geldiğimizden beri de ailecek bisiklete binebilmenin hayallerini kurarken komşumuzun bize ödünç verdiği bisikletin de yardımıyla bu hayalimizi gerçekleştirdik. Hem de 4 kişi 2 bisiklete binerek ve bu bisikletlerden birinde sadece ben varım! Lafı ne kadar da dolandırdım. Karabalıkçım bana sürpriz yapmış ve ikinci el bir bisiklet bulmuş, bir gün onu alıp gelmişti ve biz bisikletle bakışıyorduk. Sonra “tesadüf” bir şekilde karşımıza çıkan bedensel engelli bir vatandaş, bize bisiklet öğretmeni olduğundan ve nasıl öğrettiğinden bahsedince benim için ışık yandı.

Neyse kısacası, tatlı bir sürprizin ve özgürlüğün adı benim için bisiklete binmek. Zil alıp da takılınca daha da iyi olacak yoksa ben yolda “Ben geliyoruuuum” diye bağırıp çığrınmaya devam edeceğim.

İyi Hissettiren Bir Dizi: The Durrells

İyi kitap, film, dizi önerisi benim için hep Yağmurdan gelir. “Ailem ve Öteki Hayvanlar” kitabından bahsettiğinden beri aklımdaydı bu kitap ve ondan uyarlanan dizi. Kitabın yeni adı “Büyülü Ada”, Helikopter Yayınlarından çıkmış ve sanırım baskısı tükenmek üzere. Ben okumaya başladım ama diziyi su içer gibi içtik yani hevesle bitirdik. Ve şu an o boşluğu yaşıyorum(z).

Her bir karakter ayrı ayrı yer etti kalbimde ama anneye farklı bir gözle baktım. 4 farklı özellikteki çocuğun annesi olmak ve her biriyle tek başına idare edebilmek ne kadar zordur. Anneliğimi de çok güzel besledi diyebilirim.

Daha yazacak çok şey olsa da saat geç ve ateş nöbeti (Elif iki gündür 39 derece) beni bekler.

Bir sonraki yazıda son aylarda okuduğum kitaplardan genel olarak bahsetmek istiyorum. İlginizi çeker mi bilemiyorum ama Kerem’in deyişiyle “canım isterse yaparım” ben 🙂

Sizde ne var ne yok, yeni normaller, uzaktan eğitimler nasıl gidiyor?

 

lokumcocuk

3 Yorum

  1. Avatar
    Gülayşe Eylül 08, 2020

    Hayat bazen kendi kabuğuna çekilmekle anlam kazanıyor çevre etkileri ile kendimizi kaybedebiliyoruz ne güzel sen adına tuaf koymuş olsanda yeni bir yaşam tarzı ile kendini bulmaya çalışıyorsun sen herkese iyi örneksin bu yeni normal hayat bir çok insana yapmadığı yapamadığı şeyleri yaptırdı bakalım zaman bizlere daha neler gösterecek inşallah sosyal medya alışkanlıkları söner bir nebze de olsa… Elife çok geçmiş olsun ?? Kerem e de bol canım isterse yaparımlı günler ????

    Cevapla
  2. Avatar
    burcu Eylül 08, 2020

    ara ara kaçmak pek güzel oluyor
    online dersler telefonun internetini bitirince 3 gündür kendime ne güzel zamanlar kaldı…
    kitap önerini hemen listeme yazdım
    öperim ateşli&ateşsiz kuzuları

    Cevapla
  3. Avatar
    Işıl Eylül 08, 2020

    Harika, yeniden haber alabilmek ❤️hoş geldin

    Cevapla

Yorum yapabilirsin

<