Geçtigitti Geçtigitti Geçtigitti
Nasıl denk geldi ben de bilmiyorum, “Babam Çalılığa Dönüşünce” kitabından hemen sonra okuma şansım oldu bu kitabı. Yazarın daha önce “Dedem ve Ben” kitabını okumuştum, bloga da yazdım diye düşünüyordum ama yazmamışım. O kitabı Elif’in ilk kreş gününde bekleme salonunda okumuştum, muhtemelen bu özelliğinden dolayı kitabı hiç unutamayacağım. “Geçtigitti Geçtigitti
Süper Kahramanlar Yüksekten Korkmaz
Colas Gutman‘ın daha önce “Çocuk” ve “Rose” kitaplarını okumuş ve her ikisini de çok sevmiştim. Bu kitabının kapağını sevmediğim başka bir kitap kapağına benzettiğim için olsa gerek okumakta biraz tereddütteydim. Geçenlerde Feride’nin kızı Saliha’nın elinde Süper Kahramanlar Yüksekten Korkmaz kitabını görüp, kitabı okurken kıkır kıkır güldüğünü de öğrenince bu öğlen
Curcuna Evi
Uzun zamandır bu kadar curcunalı bir hikaye okumamıştım. Curcunanın sebebi Mahir Ünsal Eriş’in “Dünya Bu Kadar” kitabındaki gibi çok fazla karakter olması da değil aslında. Asıl sebep arka arkaya gelişen olaylar. Tam “yok artık” dediğiniz yerde bambaşka bir şeyin patlaması 🙂 İnsan daha önce kitaplıkta göz göze gelip bir şekilde
Clementine
İlkokul hayatım ikiye ayrılıyor: Birinci sınıftan üçüncü sınıfa kadarki “özel” okul, üçüncü sınıftan beşinci sınıfa kadar olan “devlet” okulu. Bu ikisinin arasındaki keskin büyüme çizgisinin içinde biraz yumurta kokusu, biraz sıradan düşecek gibi olma, ama bolca kurallar var. Bu “dikkat” nasıl bir şey bilmiyorum; çünkü hâlâ kendisini toparlayıp bir araya
Büyüklerle Dalga Geçme Dersleri ve Büyüklere Mektuplar
Büyüklerle Dalga Geçme Dersleri ve Büyüklere Mektuplar kitaplarının bendeki ilk etkisi; “Sevgili anneciğim, babacığım; Neden “daha çok” hatta “daha da çok” oyun oynayamıyoruz, işte bunu anlayamıyorum. Sanki devamlı beni uyutmaya çalışıyorsunuz gibi hissediyorum. Halbuki ben uyumak istemiyorum. Hem de hiç! Aklım hep oyuncaklarımda, raflarından indirmek istediğim kitaplarımda ve halıda uçuşan
Bugün Adım Kaktüs Benim
Her zaman “papatya” değiliz sanırım; bazen “kahkaha çiçeği” bazen “küstümotu” bazen de “kaktüs” oluruz. Bugün Adım Kaktüs Benim hikâyesini okurken aklıma kendi çocukluğum geldi. Nasıl gelmesin ki; ben de -hatırladığım kadarıyla- en az 1 gün “papatya” isem diğer gün “kaktüs” olabiliyordum 🙂 Büyüyünce unutuyoruz aslında küçükken neler yaşadığımızı ve hissettiklerimizi.
Böcekler İçin İlkyardım Merkezi ve Doğabilimci Profesörün Heyecanlı Yolculuğu
Böcekler İçin İlkyardım Merkezi kitabında hikâyeyi çok zayıf buldum oysa ki arka kapağı okuyunca baya meraklanmıştım: “Böcekler çok küçük ve çirkindir. Herkes acımadan onları ezmekte ya da üstlerine zehirli ilaçlar sıkmaktadır. Ama onların da yaşamaya hakkı vardır! Ve bir anneye…” Veteriner Dario Pistolazzi bir gün hayvanların takıntılı sahipleri yüzünden işinden
Benek Tozu ve Diğer Müthiş Sırlar
Roald Dahl ile geç tanıştım, şöyle minnacıkken tanışmış olsaydım hayatım çok daha farklı olurdu 🙂 Hani yani, o kadar! Geçtiğimiz eylül ayında RD Amcanın tüm kitaplarını okumuş ve kendimce doğum gününü de kutlamıştım. Can Çocuk yayınlarının derleme bir RD kitabı hazırlığında olduğunu biliyordum ama içerikten haberim yoktu. Tamamen tesadüfen gördüm
Ben ve Sen
“Yaşam, yazarlarını bekleyen bir hikayedir. Kim anlatmak ister?” Çok güzel bir ifade değil mi? İçinde farklılıkları ve benzerlikleri olan iki yaşam hikayesi var bu kitapta: Aziza ve Beata Kütüphaneci Marina’nın büyük bir kentin yakınlarındaki küçük bir kasabanın kütüphanesinde çalıştığını okuyunca kitaba hemen kanım kaynadı tabii. Ne yazık ki ülkemizde kütüphaneciler
Babam Çalılığa Dönüşünce
Bu kitap uzun zamandır karşıma çıkıyordu ancak okumaya fırsatım olmamıştı. Kitap kısacık da olsa bazen denk gelip tek seferde okuyamıyorum ve kitaptan soğuyorum. Bu kitabı tesadüfen “Geçtigitti geçtigitti geçtigitti” kitabı ile aynı gün ve tek seferde okuma şansım oldu. Yaşasın, kızı uyurken onun yanında kitap okumak zorunda bırakılan (!) anneler!