Kolaysa Ağlama
“Dilara Evden Kaçtı” kitabından sonra Suzan Geridönmez’in diğer kitaplarını da okumak istediğimi yazmıştım. Geçen gün gittiğim sahafta “Kolaysa Ağlama” kitabını görünce hemen aldım ve o gün okumaya başladım. Suzan Geridönmez’i ilk olarak “çevirmen” kimliği sonra da İyi Kitap’ta yazdığı eleştiri yazılarıyla tanıyor ve tarzını çok seviyorum. (Belki bu sevgide kütüphanecilik
Yıldızkız Yıldızlı Sevgi
Bazı kitaplara torpil yaptığımı hissediyorum. Bu iki kitap da onlardan, okurken torpil yapmayı sevdiklerimden. Bazı yerlerde daha yavaş bazı yerlerde de daha hızlı okuyup kitabı -bence- tam olarak içime sindirebildim. Banu yazdığından beri aklımdaydı ancak baskısı olmayan kitaplardan oldukları için birazcık peşlerine düşmem gerekti. Kafamdaki üçlemeden sonra araya giren kitaplar beni
Gazeteci Çocuk
Ortaokulda Gönül Öğretmenden sonra Türkçe dersimize giren öğretmenimizin adını hatırlayamasam da onu pek de sevmediğimi anımsıyorum. Bize bir şeyler katacak bilgileri paylaşmaktan ziyade tek derdinin müfredata uygun hareket etmek olduğunu, dersteki gecikmelere de sinir olduğunu davranışlarından anlayabiliyorduk. Sözlüye kalkınca biraz geç konuşan bir arkadaşımızın bir gün üzerine gitti ve ondan
Var Mısın Yok Musun
Üniversitedeyken bir yıl boyunca Veteriner Fakültesinin içindeki yurtta kaldığım için oda arkadaşlarım ve yurttaki arkadaşlarım veterinerdi. Bazılarının ilk senesiydi ve at, eşek, inek vb’nin tüm kemiklerinin Latincesini ezberlemeye çalışıyorlardı. En zor dersleri anatomiydi, şanslılarsa (ben değil tabii ki, kokusu fenaydı) kemik bulup odaya getirir ve yerinde inceleme yaparlardı. Tıp Fakültesi
Gökyüzü Çocukları
Domingo Yayınları‘nın son dönemde çıkan kitaplarını seviyorum. Henüz bloğa yazamamış olsam da Mucizeleri Saymak beni çok etkilemişti. Geçen hafta bitirdiğim Kayıp Şeylerin Bakım Kılavuzu kitabının içindeki hüzün ise bana fazla geldi. Çakma Anne‘yi tüm annelere tavsiye ederim. Kültür olarak farklı olsak da ‘rahatlatıcı’ ögeler barındıran neşeli bir kitap. Banu’nun yazısından