Yıldızkız Yıldızlı Sevgi
Bu iki kitap da onlardan, okurken torpil yapmayı sevdiklerimden.
Bazı yerlerde daha yavaş bazı yerlerde de daha hızlı okuyup kitabı -bence- tam olarak içime sindirebildim. Banu yazdığından beri aklımdaydı ancak baskısı olmayan kitaplardan oldukları için birazcık peşlerine düşmem gerekti.
Devam niteliğinde gibi dursalar da aslında bambaşka bir anlatımları var. Hatta neden bilmiyorum, üçüncü kitap beklentisine bile girdim.
İkinci kitabın anlatım dili daha çok hoşuma gitti çünkü Yıldızkız’ın bakış açısını birinci kitapta çokça merak etmiştim.
Kitabın konusundan da unutmazsam bahsedeyim ama öncelikle beni en çok etkileyen yerleri yazayım:
Yıldızkız Yıldızlı Sevgi
– Dootsie: Kitaba neşe katan bazı yerlerde bana kahkaha attıran 6 yaşındaki küçük komşu kızı-kardeş
-Betty Lou ve bülbüller ve senede 1 kere açan -ismini unuttuğum-kaktüs
– Margie: çöreklerinin kokusu burnuma geldi. (Z.Cemali’nin Ballı Çörek Kafetaryası geçti gözümün önünden)
– Alvina: Neden bilmiyorum, siz de sormayın ama bana küçüklüğümü hatırlattı 🙂
– Charlie ve Grace: Büyük aşk… 6 yaşındayken aynı balığı istediklerinde tanışmışlar, ne tatlı bir hikaye.
– Huffelmeyer’lar: Keşke evlerini ben de görebilseydim.
– Tarçın: Bu harika sıçan ile burun burun yapmayı isterdim.
– Perry: İlk başta hiç sevmedim, sonra sever gibi oldum ama kitaptaki rolünü çok iyi oynamıştı, aklımda limonun çekirdeklerini Yıldızkız’a tükürüşü geldi.
– Leo? “EVET!” Kalp kalp kalp. Heyecan, merak, aşk.
-Gündönümü: Keşke ben de yapabilseydim dediğim ve bu kitabı benim için hep özel kılacak olan olay. Aklıma denizevinde güneş doğmadan önce denizi seyrettiğim zamanlar geldi.
İkinci kitabı henüz bitirdiğim için ondan daha çok etkilenmiş gibi olmayayım ama sanırım gerçek bu. İkinci kitap beni çok daha fazla etkiledi.
Ukulele
Birinci kitapta “yıldızkız” gizemdi, birden ortaya çıkıp ukulelesiyle şarkı söylüyor, o gün doğum günü olan kişiye doğum günü kartı gönderiyor, kaybeden takım için üzülüyor, çölde meditasyon yapıyordu.
Kendine “yıldızkız” diyen evde eğitim görmüş tatlı bir kızın “normal” dünyayı keşfinde aşık olma hikayesi diyebilir miyim bu hikayeye? Derim ama bu cümle çok eksik kalır.
Kitabı okurken aklıma Enginar Kalpler, Mucize Günlükleri kitapları geldi.
Bir kitap kişiyi nasıl etkiler diye hep düşünmüşümdür. Yani konusu güzeldir ama sana hitap etmeyebilir. Belki harika bir adı vardır ama sen hâlâ 10. sayfadasındır (Yüzyıllık Yalnızlık)
Bu kitap da benim için güzel bir tavsiye ve ardından ilk cümlesi ile “etkileyici” oldu.
Elifin güneş doğmadan önce uyandığı, bizi de uyandırdığı ve geri uyumadığı zamanlar geliyor aklıma. (mesela bu sabah 🙂 Demek ki yavrumun bir bildiği varmış. “Uyanın, gökyüzüne bakın ve güneşin doğuşunu kaçırmayın” diyormuş, işte şimdi anladım 🙂
Özgür Olmak ve Özgür Hissetmek
“Özgür olmak” ve “özgür “hissetmek”
Yıldızkız’ı okuduğumdan beri aklımda olan ifadeler (sorgulamalar)
Kitap yorumumu fark ettim ki kısa yazmışım, sanırım heyecandan.
Burada yazacaklarım ise kitabı okuduktan sonra kitabın bende bıraktığı izleri, düşünceleri.
İkinci kitabı bitirir bitirmez yorumumu yazdığım için ilk kitaptan bahsetmemişim, yazık.
İlk kitabın oldukça etkileyici taraflarını atlamışım.
Bunlardan bence en önemlisi “yıldızkız hissiyatı”
Hani nasıl desem…
Çevrendeki insanlar hakkında ne düşünür ya da ne konuşur acaba diye düşünmeden gerçekten içinden geldiği gibi davranabilmek.
Kişisel gelişim evresinin üst basamaklarından biri olsa gerek.
Karakterlerin değişimleri beni hep çok etkiler. İyi de olsa kötü de olsa bu değişimin satır aralarını okumayı severim. Aklıma ilk olarak hala hakkında yazı yazamadığım Mucizeleri Saymak kitabındaki sosyal hizmetler uzmanı çocuk geldi. Adını hatırlayamadım şimdi ama o kadar kendime benzetmiştim ki uyuşukluğunu 🙂
Bulunduğu kasaba hakkında bu kadar çok bilgiye ise gazetede kimsenin okumadığı “ölüm ilanları/haberler” köşesinden ulaşıyor.
Yazılan hiçbir satır, diyalog, anlatım yapmacık ya da uydurma gibi gelmiyor.
Bu kitabı okurken de sonrasında da “peki ben, ben ne yapıyorum” diye kendime sordum.
Çevremdeki insanları sebepli/sebepsiz mutlu etmeye çalışıyor muyum? Belki bazen.
Bu kitapla beraber “neden yapmıyorum ki” diye aklıma gelen bir şey hatta en önemli şey de gün doğumlarını kaçırmamak oldu. Bunun için daha sakin bir yere gitmeyi bekliyorum sanırım. Malum şu anki şehir hayatından değil gün doğumunu binaların yüksekliğinden güneşi göremeyeceğiz. Ama neyse ki gün batımını görebiliyorum.
Çakıltaşı ve Mutluluk Vagonu
Çok sevdiğim bir bölümden alıntı yapacaktım lakin tüm sayfa olunca fotoğrafını çektim, kolaya kaçmak böyle bir şey olsa gerek 🙂
Bir de insanlar için kart hazırlamak demişken sayılır mı bilmiyorum ama ben de son iki yıldır sevdiğim insanlara el yapımı kartlar gönderiyorum yılbaşında. Hatta bu sene için de çok heyecanlıyım daha Ağustosta olmamıza rağmen 🙂
Eskiden kendimi daha “özgür” hissederdim sanırım. Bir sorumluluğum yoktu belki de. İş hayatı, evlilik ve Elifli hayatta “ha” deyince yapamadığım şeyleri görebiliyorum. Belki önemli olan “yapabildiklerime” odaklanmaktır.
Yıldız Kız
Özgün adı: Stargirl
Yazan: Jerry Spinelli
Çeviren: Gül Yılmaz
Yaş Grubu: 12+
Epsilon Yayınları, 150 sayfa, sert kapak
Yıldızlı Sevgi
Özgün adı: Love, Stargirl
Yazan: Jerry Spinelli
Çeviren: Deniz Hüsrev
Yaş Grubu: 12+
Epsilon Yayınları, 248 sayfa, sert kapak
1 Yorum
Canım Esra,
Nasıl güzel anlatmışsın. O zaman kitaplığımda olması gerekenlere hemen ekliyor ve en kısa sürede bulmayı ümit ediyorum. Ayrıca yeni sitemiz hayırlı olsun, çok güzel oldu?????