Söyleşi: Fom Kitap
Bir yayınevi söyleşisi: Öncelikle yayınevi sahibi olmak fikri nasıl oluştu? Hep aklınızda olan bir şey miydi veya yayınevinde çalışırken zaman içerisinde mi şekillendi? Kuruluş aşamasında neler yaşandı? Yayınevi kurma fikri üniversiteye başladığım yıllardan beri vardı. Ama hangi alanda bir yayınevi olacağı belli değildi. Ayrıca yayıncı olmak için sistematik şekilde ilerlemem
Kas Makinesi Muz Makinesi Şaka Makinesi
Ne kadar da uzun bir başlık oldu böyle değil mi? Eh ne yapalım, Alexander Amca’nın (bu kadar tanıdıklıktan sonra bence ona bu şekilde hitap etmeme kızmaz) bu serisini ayırmaya gönlüm razı olmadı. Yıllar önce Günışığı Yayınları’ndan çıkan “Abur Cubur Serisi” kitapları kahkahalar eşliğinde okumuştum. Geçenlerde yine okuduğumda o kadar kahkaha
Fil Kadar Küçük
Bu kitabı bir süredir merak ediyordum ancak ne zaman alacağım konusunda bir fikrim yoktu. Kitabı bir arkadaşımdan ödünç aldığımda -altı çizilecek yer çok olursa ne yaparım endişesiyle- biraz tedirgin başlarım ancak bu kitapta altını çizmek istediğim pek fazla yer karşıma çıkmayınca bu endişe de ortadan kayboldu. Yolda / arayışta olma,
Ay’a Kulak Ver
Morpurgo’nun daha önce ‘Balinalar Geldiğinde’ kitabına başlamış ancak pek ilerleyememiştim. Bu tanıdık hissi John Boyne gibi benzer coğrafyada yaşamış yazarlarda hissedince okumaların ülkelere göre nasıl da farklılık gösterdiği üzerine biraz düşündüm. Beni çeken hala damdan düşer gibi konuya tam da ortasından başlayan Alman Edebiyatı sanırım. O yüzden de bu kitabın
Yanlışlıkla Dünyanın Öbür Ucuna Uçan Çocuk
Doğduğunuz andan itibaren uçabiliyor olsaydınız SİZ ne hissederdiniz? Ben çok heyecanlandım. Ama önce biraz canım yandı çünkü kafamı tavana çarptım. Uf! Fena bir çarpışmaydı. Annemi bana şaşkın bakarken gördüğümde bir terslik olduğunu anladım ama bu çok önemli değildi. Çünkü ne olursa olsun o benim annem-di. Eve gittiğimizde abim Henry ve
Çabuksığınlar
Hassas konuların çocuklara nasıl aktarıldığını önemsiyorum ancak bu kitapta çizimler gerçekten konunun önüne geçmiş. Benim de aklıma ilk gelen isim Sempe olmuştu. Çabuksığınlar, Bayan Çabuksığın ve Bay Çabuksığın ile üç çocuğunun yaşadığı göçmenlik sorununu anlatan bir kitap. Bu hikayenin yazılış sebebinin küçük bir kız olduğunu bilmek ve hayvanlar üzerinden başlayan
Endişe Ağacı
“Endişe” ile ne zaman tanıştık hatırlamıyorum. Davetsiz bir misafir aslında kendisi. Kapıyı çalmadan gelip evdeki en güzel köşeye bir güzel kuruluyor ve getir-götür talepleriyle sizi esiri yapıyor. Bunu fark edip “Dur bakalım, sen de kim oluyorsun? Çay-kahve istiyorsan kalkıp kendin almalısın. Hatta daha güzeli, nazik olmalı ve çağrılmadığın yere gitmemelisin.”
Dilara Evden Kaçtı
Suzan Geridönmez’i çevirisini yaptığı kitaplardan tanıyor ve çevirilerini çok beğeniyorum. Ancak şimdiye kadar kendi yazdığı kitapları okuma fırsatım olmamıştı. Ben de epeydir merak ettiğim Dilara ile başladım bu seçkiye. İletişim Yayınevi’nden çıkmış olması ve kitapta farklı tarzda resimlerin yer alması bu kitapla başlamamın en önemli sebebi. Bir de ‘merak’ duygusu
Dünyayı Döndüren Kız
Kütüphaneye sadece sevdiğim kitapları eklemek istemiyorum. Sevmediklerimden de arada bahsetsem ve okuyanlar yorum bıraksa, etkileşim halinde kısacık da olsa kitaplardan bahsetsek ne kadar da güzel olur. Bazen benim bir kitapta gördüğüm ışığı siz göremeyebiliyorsunuz veya tam tersi oluyor 🙂 Bazen kitap ‘doğru zaman’da okunmamış olabiliyor. Veya sadece tarzlar tutmuyor. Ama
Ayıcık Ernest ile Farecik Celestine’in Romanı
Bu romanın 2012 yılında yayımlandığını duyduğumda şaşırdım. Konusu nedense bana eski yıllarda yazılmış bir hikayeyi canlandırmıştı. Tabii bunda ‘edebiyat tarihinde bir ilk‘ çalışma yapılmış olmasının da payı var. ‘İlk’ olduğuna göre eskiden yapılmıştır herhalde 🙂 Ayıcık Ernest ile Farecik Celestine’in Romanı ‘nı tek bir kişiden dinlemiyoruz. İşin içine biraz Ernest