Ayı Olmayan Ayı
Ne zaman ve nasıl tanışacağımı bilmiyordum “Ayı Olmayan Ayı” ile; ama elbet bir gün yollarımız kesişecekti. Çünkü ismi, konusu merak uyandırmış, alınacaklar listesine eklenmişti. Derken bir gün kapı çaldı ve postacı amca bize bir paket getirdi. Kimseden paket beklemesem de kargonun üzerinde benim adım yazıyordu ve demek oluyordu ki bu
Ara Güler: İyi Fotoğrafçı Dikiş Makinesiyle De Resim Çeker
Biyografi okumak apayrı bir heyecan sanırım. Sadece uzaktan tanıdığın ve belki “medyaya yansıtılan” haliyle sevdiğin/sevmediğin birinin iç dünyasına tanıklık etmek keyifli bir okuma. Bayram tatilinde Roald Dahl’ın “Tek Başına” isimli kitabını okumuş ve çok sevmiştim. Hatta o kadar sayfa nasıl geçti anlayamamıştım. Ara Güler: İyi Fotoğrafçı Dikiş Makinesiyle De Resim
Aklından Düşünceler Geçen Çocuk
Çocukların hayal dünyası inanılmazdır. Biraz konuşursanız kurduğu cümlelere hayran kalırsınız çünkü o “saf”lık hiç bozulmamıştır-henüz-. Büyüdükçe o “saf”lığı yitirdiğimizi ama içimizdeki çocuğu da sevmeye okşamaya devam ettiğimizi düşünüyorum. Yoksa hayat çekilmezdi herhalde:) Küçükken -bazı buluşmalar dışında- kardeşim de olmasına rağmen çoğunlukla tek büyüdüm daha doğrusu tek oynadım. Bu da gerek
35 Kilo Tembel Teneke
29 Mayıs 2015, Elif neredeyse 14 aylık olmak üzereyken kendi başıma(yani yalnız 🙂 dışarı çıktığım ikinci gün olarak kayıtlara geçti. Bu kaydın bu kadar net hatırlanmasının sebebi de tam da o gün sahaftan aldığım kitaplardan birini bir kahvecide kahvemi içerken bitirmiş olmamdı. Aman ne harika bir gündü, anneme ne kadar
Konuk Değil Baş Belası
Nisan okumalarında biraz bahsetmiştim, Mayıs ayı için niyetim biraz daha Alman Edebiyatına yönelmekti. Steinhöfel’i yeniden okumaya geçmeden önce Farklı ile tanıştım, ardından Nöstlinger’in Curcuna Evi’ne konuk oldum. İkisini de çok sevmiştim. Uzun zaman önce sahaftan aldığım “Konuk Değil Baş Belası“na ise yine Nöstlinger’den devam etmek istediğim için başladım. Araya birkaç
Boynuyamuk
Bloga hangi kitapla dönerim bilmiyordum. Şimdi masamda bekleyenlerle göz göze geldik. Evet gerçekten hepsi için ayrı heyecan duyuyorum. Lakin önceliğim Banu’nun Boynuyamuk kitabında. Boynuyamuk Banu’nun kitaplarından bazılarını hatırlayacak olursak; Mesela Lokum’un ona sorular sorduğu kitabı Kediler, soğuk kış günlerinde içinizi sımsıcak yapan hikayesi Burun Giysisi. Kapağı (içeriği hiç bilmeden) Banu’nun
Şair Kısakulak
Çok ünlü bir şair/yazar olduğunuzu düşünün. Biraz daha detay vermem gerekirse; 88. Çukur, Yaban Gülü Sokağı, Hızlıkoşanlarköy’de yaşayan yalnız, dalgın, unutkan ve oldukça yavaş bir şair olduğunuzu hayal edin. Bu hayale şimdi tatlı bir tavşan ekleyin ve onunla yer değiştirmeye hazır olun. Şair Kısakulak sizin yerinize hikayenizi anlatacak çünkü ünlü
Fırtına Şövalyesi
Yağmuru ve bulutları çok severim, havanın kapalı olmasını da. Ancak şiddetli rüzgar, fırtına ve gök gürültüsü beni biraz korkutur. Bir doğa olayının yaşanmasına tanıklık ediyoruz penceresinden bakarsak eşimin yaptığı gibi kahvemi alıp camın önüne bir minder atmam yeterli. Ama seslerin yüksekliği ve şiddeti beni bu keyiften mahrum bırakıyor. Çocuk kitaplarının
Boşluk
Onunla ne zaman tanıştık tam hatırlamıyorum ama hayatıma girdikten bir süre sonra peşimi bırakmadığını fark etmiştim. Sanki biraz, nasıl desem…kuyruk gibiydi. Nereye gidersem gideyim beni takip ediyordu. Onu mutlu etmem gerektiğini düşünüyordum. Nasıl yapacağımı bilemesem de neredeyse her yolu denedim. Ona sevebileceğini düşündüğüm çeşitli hediyeler aldım, sürprizler yaptım hatta kahvesinin
Soğuktan Korkmayan Tek Kuş
Adana’da doğup büyüyen birine göre sıcaktan fazla hoşlanmayan bir yapım var. Bana göre en güzel mevsim sonbahar, hele ki Ankaradaysanız. İlkbaharı gerçekten yaşayan ve kıştan çıkıp direk yaz sıcaklarına geçmeyen bir memleket varsa orayı da tercih edebilirim. Ama kış… 2002 yılında Ankara’ya geldiğimde -daha önceden bilmeme rağmen- soğuktan epey etkilenmiştim,