Ne zaman ve nasıl tanışacağımı bilmiyordum “Ayı Olmayan Ayı” ile; ama elbet bir gün yollarımız kesişecekti. Çünkü ismi, konusu merak uyandırmış, alınacaklar listesine eklenmişti. Derken bir gün kapı çaldı ve postacı amca bize bir paket getirdi. Kimseden paket beklemesem de kargonun üzerinde benim adım yazıyordu ve demek oluyordu ki bu bir sürpriz hediyeydi, yaşasın 🙂
Ayı Olmayan Ayı
Daha küçük boyutlu, az resimli çok yazılı bir kitap hayal ederken orta boy, az yazılı çok resimli bir kitap gördüğümde şaşırdım. Konusunu biliyordum ama günlerden bir gün – aslında bir salı günü- kış uykusuna yatan Ayı’nın başından geçen macerayı da çok merak ediyordum.
Kış uykusuna yatan pek sevimli koca ayı uyandığında kendisini devasa bir fabrikanın ortasında bulur. Güzelim orman gitmiş yerine bacası tüten bir fabrika ve burada çalışan işçiler gelmiştir. Ustabaşı, Genel Müdür, Üçüncü Başkan Yardımcısı, İkinci Başkan Yardımcısı, Birinci Başkan Yardımcısı ve Başkan onun “iyi bir tıraşa ihtiyacı olan, kürk palto giymiş budala adamın teki” olduğunu düşünürler. Ayı’nın cevabı çok net bir şekilde “Ama ben bir ayıyım.” olsa da ona inanmayıp bu inatçı ayıya onun gerçekten ayı olmadığını kanıtlamaya çalışırlar.
İkna olan ayı fabrikada çalışmaya başlasa da bir süre sonra çalıştığı yer kapanır ve herkes evine döner. Ormanda tek başına kalan ayı, güneye doğru uçan kaz sürüsü görür, kış uykusuna yatma vakti gelmektedir.
Peki, ayı olmayan bir ayı, kış uykusuna nasıl yatar?
Başkalarının bizim hakkımızda ne söylediğini bazen o kadar önemseriz ki “öz”ümüz ortadan kalkıp yerine bambaşka bir şey gelir ve oraya yerleşir. Ta ki… Biz, özümüzü hatırlayana kadar.
Peki, ayı olmayan bir ayı, kış uykusuna nasıl yatar?
Başkalarının bizim hakkımızda ne söylediğini bazen o kadar önemseriz ki “öz”ümüz ortadan kalkıp yerine bambaşka bir şey gelir ve oraya yerleşir. Ta ki… Biz, özümüzü hatırlayana kadar.
0 Yorum
Yorum gözükmüyor
Şu anda yorum yok, bu yazı için ilk yorumu sen yapabilirsin!