Kalamar Pansiyon
Yaz hikayelerini okumayı çok seviyorum, içinde deniz geçiyor. Yaz hikayelerini kışın okumayı pek sevmiyorum, denize olan özlemim tavan yapıyor 🙂 Hanzade Servi’nin Kalamar Pansiyonu’na da ilk bölümü seversem devam ederim diye başladım,bir de baktım kitabın sonuna gelmişim. Tam bitirecekken uyuyakaldım ve gece boyu rüyamda pansiyondakilerle sohbet ediyor ve denize giriyordum.
Piranalarla Yüzen Çocuk
Bugün bir değişiklik yapalım ve ben size bu kitapla ilgili yorumumu anlatmadan önce kapak tasarımına bakıp birlikte düşünelim. Neticede Oliver Abinin emeği var bu çizimde, onunla başlamasak olmaz. Kapaktaki çelimsiz ama cesur bakışlı çocuk size de az sonra heyecan verici bir maceraya atılacakmış gibi gelmedi mi? Yani şöyle düşünsek, kitabın
Söyleşi: Fom Kitap
Bir yayınevi söyleşisi: Öncelikle yayınevi sahibi olmak fikri nasıl oluştu? Hep aklınızda olan bir şey miydi veya yayınevinde çalışırken zaman içerisinde mi şekillendi? Kuruluş aşamasında neler yaşandı? Yayınevi kurma fikri üniversiteye başladığım yıllardan beri vardı. Ama hangi alanda bir yayınevi olacağı belli değildi. Ayrıca yayıncı olmak için sistematik şekilde ilerlemem
Çabuksığınlar
Hassas konuların çocuklara nasıl aktarıldığını önemsiyorum ancak bu kitapta çizimler gerçekten konunun önüne geçmiş. Benim de aklıma ilk gelen isim Sempe olmuştu. Çabuksığınlar, Bayan Çabuksığın ve Bay Çabuksığın ile üç çocuğunun yaşadığı göçmenlik sorununu anlatan bir kitap. Bu hikayenin yazılış sebebinin küçük bir kız olduğunu bilmek ve hayvanlar üzerinden başlayan
Dilara Evden Kaçtı
Suzan Geridönmez’i çevirisini yaptığı kitaplardan tanıyor ve çevirilerini çok beğeniyorum. Ancak şimdiye kadar kendi yazdığı kitapları okuma fırsatım olmamıştı. Ben de epeydir merak ettiğim Dilara ile başladım bu seçkiye. İletişim Yayınevi’nden çıkmış olması ve kitapta farklı tarzda resimlerin yer alması bu kitapla başlamamın en önemli sebebi. Bir de ‘merak’ duygusu
Cik!
Babam Çalılığa Dönüşünce kitabından sonra Leeuwen’in tüm kitaplarını okumak istemiştim. Tarzı bana o kadar yakındı ki. Biraz muzip biraz hüzünlü biraz çizimli biraz düşündürmeli… Cik! ile bu sayede tanıştım. İsmini gördüğüm bir kitaptı ancak kapak görseli şimdiye kadar bana göz kırpmamıştı. Cik’i uzun sürede bitirdim, sebebi de “Değiştir” diye diye
Kıyıya Vuran Kız
Bu kitabı okurken çok güldüm, çok eğlendim, çok heyecanlandım ve ara ara ağlayacak noktaya geldim. Günlerden bir gün Wammers Kasabası’nda kıyıya küçücük bir kız vurdu. Bu kız ne adını biliyordu ne de yaşını. Hatta nereden geldiği bile meçhuldü. Kıyıya Vuran Kız Hikayenin kalbimi çarpan yerleri burada başlıyor tam olarak. “Bu
Demir Adam ve Demir Kadın
Uzun zamandır aklımda olan Demir Adam ve Demir Kadın kitaplarını sonunda okuyabildim. Zihnimde canlanan olay örgüsü ile neredeyse hiç ilgisi yokmuş (arka kapağı özellikle okumadım, kendim fikir yürütmüştüm) öncelikle. “Demir Adam” deyince sizin zihninizde ne canlandı mesela? Ben kitapta bir adet demir adam olacağını ve onun başından geçen bir şey
Süper Kahramanlar Yüksekten Korkmaz
Colas Gutman‘ın daha önce “Çocuk” ve “Rose” kitaplarını okumuş ve her ikisini de çok sevmiştim. Bu kitabının kapağını sevmediğim başka bir kitap kapağına benzettiğim için olsa gerek okumakta biraz tereddütteydim. Geçenlerde Feride’nin kızı Saliha’nın elinde Süper Kahramanlar Yüksekten Korkmaz kitabını görüp, kitabı okurken kıkır kıkır güldüğünü de öğrenince bu öğlen
Clementine
İlkokul hayatım ikiye ayrılıyor: Birinci sınıftan üçüncü sınıfa kadarki “özel” okul, üçüncü sınıftan beşinci sınıfa kadar olan “devlet” okulu. Bu ikisinin arasındaki keskin büyüme çizgisinin içinde biraz yumurta kokusu, biraz sıradan düşecek gibi olma, ama bolca kurallar var. Bu “dikkat” nasıl bir şey bilmiyorum; çünkü hâlâ kendisini toparlayıp bir araya