Böcekler İçin İlkyardım Merkezi ve Doğabilimci Profesörün Heyecanlı Yolculuğu
Böcekler İçin İlkyardım Merkezi kitabında hikâyeyi çok zayıf buldum oysa ki arka kapağı okuyunca baya meraklanmıştım: “Böcekler çok küçük ve çirkindir. Herkes acımadan onları ezmekte ya da üstlerine zehirli ilaçlar sıkmaktadır. Ama onların da yaşamaya hakkı vardır! Ve bir anneye…” Veteriner Dario Pistolazzi bir gün hayvanların takıntılı sahipleri yüzünden işinden
Ben ve Sen
“Yaşam, yazarlarını bekleyen bir hikayedir. Kim anlatmak ister?” Çok güzel bir ifade değil mi? İçinde farklılıkları ve benzerlikleri olan iki yaşam hikayesi var bu kitapta: Aziza ve Beata Kütüphaneci Marina’nın büyük bir kentin yakınlarındaki küçük bir kasabanın kütüphanesinde çalıştığını okuyunca kitaba hemen kanım kaynadı tabii. Ne yazık ki ülkemizde kütüphaneciler
Babam Çalılığa Dönüşünce
Bu kitap uzun zamandır karşıma çıkıyordu ancak okumaya fırsatım olmamıştı. Kitap kısacık da olsa bazen denk gelip tek seferde okuyamıyorum ve kitaptan soğuyorum. Bu kitabı tesadüfen “Geçtigitti geçtigitti geçtigitti” kitabı ile aynı gün ve tek seferde okuma şansım oldu. Yaşasın, kızı uyurken onun yanında kitap okumak zorunda bırakılan (!) anneler!
Ara Güler: İyi Fotoğrafçı Dikiş Makinesiyle De Resim Çeker
Biyografi okumak apayrı bir heyecan sanırım. Sadece uzaktan tanıdığın ve belki “medyaya yansıtılan” haliyle sevdiğin/sevmediğin birinin iç dünyasına tanıklık etmek keyifli bir okuma. Bayram tatilinde Roald Dahl’ın “Tek Başına” isimli kitabını okumuş ve çok sevmiştim. Hatta o kadar sayfa nasıl geçti anlayamamıştım. Ara Güler: İyi Fotoğrafçı Dikiş Makinesiyle De Resim
Çiçekli Şiirler
Şiir okumayı çok severim ancak iyi bir şiir okuru sayılmam. Bu durum biraz çelişkili dursa da aslında şöyle açıklayabilirim. Bir şiir kitabını başından sonuna kadar tek solukta oku(ya)mam. Ara veririm, arada başka metinler okurum ama illa o kitaba dönerim tabii sevdiysem. Üniversite yıllarım boyunca neredeyse yastığım altında dururdu Tim Burton’ın
Gönül Kuşu
Bloga yazmak istediğim,bloga yazılmak isteyen öyle çok kitap var ki. Kitaplıkta onlarla bakıştığımda içimde hafiften burukluk hissediyorum ve ‘tamam, söz az kaldı’ diyerek gönüllerini almaya çalışıyorum. Bu neden bu kadar önemli aslında geçen gün uzunca anlatmıştım ama ‘kaydet’ demeyi unuttuğum için yazının sadece 3te 1i sistemde kalabilmiş, diğerleri uzay boşluğunda
Antika’nın Sihirli Kutusu
Bu kitap benim ‘kitapçı ganimet’im. Bu ne demek? Vaktin vardır (az bile olsa) ve rafları rastgele karıştırırsın; bunu yaparken de (sosyal medyanın olumsuz etkilerinden biri) daha önce kapağını defalarca gördüğün onlarca kitap arasında dolaşır ellerin. Sonra bir an durursun çünkü karşında daha önce hiç görmediğin bir kitap vardır ve doğal
Değirmenci İle Baykuş
Bazı resimli kitapları okumak bana o kadar keyif veriyor ki aradan zaman geçtikçe tekrar tekrar okuyasım geliyor. Kafiyeli dilini özlüyor, detaylı çizimlerinde kendimi kaybediyorum. Değirmenci ile Baykuş da onlardan biri. (Üç Kedi Bir Dilek, Limon Ağacının Şarkısı bu tarzda aklıma ilk gelenler) Sadece resimlerine bakarak bile Değirmenci’ye ayrı bir hikaye
Çu’nun Bir Günü
Resimli kitapları “yetişkin” zihni ile kendinize okumak başka çocuklara canlandırarak okumak bambaşka oluyor. Elif’e bu kitabı okumamış olsaydım, kitap yorumum biraz eksik kalırdı. Son günlerde Elif’in “bi daa oku Anne” diye arka arkaya okuttuğu bir kitap olmasa Çu’dan bu kadar heyecanla bahsetmezdim. Bence Çu, küçük yaş grubunun kısa sürede favorisi
Güvercin Geç Yatmasın
Ah ben o geç yatan güvercini bir yakalarsam… Ah onu bir elime geçirirsem… İşte o güvercinin benden çekeceği var! Ama yakalayamıyorum haydudu 🙂 Bu kitabı Banu sayesinde tanımıştım ama nedense almamıştım. Ta ki geçenlerde Selcen ve Semra “Esra mutlaka oku” diyene kadar. Sepete ekledim ve ne kadar eğleneceğimi beklemeye başladım. Hatta dayanamayıp o ara