Gönül Kuşu

Bloga yazmak istediğim,bloga yazılmak isteyen öyle çok kitap var ki.
Kitaplıkta onlarla bakıştığımda içimde hafiften burukluk hissediyorum ve ‘tamam, söz az kaldı’ diyerek gönüllerini almaya çalışıyorum. Bu neden bu kadar önemli aslında geçen gün uzunca anlatmıştım ama ‘kaydet’ demeyi unuttuğum için yazının sadece 3te 1i sistemde kalabilmiş, diğerleri uzay boşluğunda salınıyor. En kısa zamanda yine yazmak istediğim yazılardan biri.
İşte o bakıştığım kitaplardan biri de Gönül Kuşu’ydu son haftalarda. Kapaktaki görselin ve isminin (annemin adı Gönül 🙂 çekiciliğine kapılıp kitapçıda elime ilk aldığımda bu kitapla bu kadar haşır neşir olacağımı düşünmemiştim açıkçası. bazı kitapları tek sefer okumak yeterli oluyor, çok sevseniz bile ‘hadi yine okuyayım’ demiyorsunuz. bazı kitaplar (bende bu türün tipik örneklerinden biri Limon Ağacı’nın Şarkısı) ise aklımdan çıkmıyor ve değişen ruh halime öyle iyi geliyor ki. Bu kitabı çok mutlu hissettiğimde de parkta çocukların peşinde oldukça terlemiş, yorgun ve çok da gülümseyemediğim o anlarda da okudum. genelde yanımda taşıdım ve bana bu süre içerisinde arkadaşlık yapmış gibi geldi. Bu kitabı kendim için alıp okuduğumdan Elife okumak ve hatta bir çocuğa okumak, onunla paylaşmak düşüncesi aklıma bile gelmedi.

O yüzden bu kitapla ilgili duyduğum “Çocuk kitabı değil bence” laflarına pek yorum yapamadım. Bir kitabı sevmem için onun çocuk kitabı kriterlerinde (varsa öyle bir şey) olması gerektiğini düşünmüyorum. İçerisindeki ifadeler Elif için havada kalır belki ama 5 yaş ve üzeri çocuklar için keyifli bir okuma olabileceğini düşünüyorum. Ben çocukken okusaydım bana umut, ışık olurdu.Belki de o yüzden kitabı okumaya devam ediyorum 🙂

Uzun bir giriş yaptım ve Gönül Kuşu‘nun etrafında dolanıp durdum ama ondan bahsetmedim hala.
Onunla tanışmaya hazır mısınız?

“Bir kuş vardır içimizde,
tek ayağı üstünde durur.
Gönül Kuşu’dur adı.
Biz ne hissedersek,
aynısını hisseder o da.”

Neden tek ayağı üzerinde durduğunu ilk başta anlayamadığım tatlı gönül kuşumun zaten içimde bir yerlerde olduğunu duymak rahatlatıyor beni. Ne kadar derinde yaşarsa yaşasın ihtiyacım olduğumda yanıma geleceğini biliyorum.
Sayfaları çevirip Gönül Kuşu‘nun özelliklerini okurken içimdeki gönül kuşumla konuşmaya başladım bile. Öfkelendiğinde nasıl olur, mutlu hissettiğinde neler yapar işte şimdi daha net görebiliyorum. İçerisinde kutular olduğunu hiç bilmiyordum ve bu kutuları sadece onun açabildiğini hem de tek ayağıyla!

blank

Kutuların her birinde hissettiğimiz duyguların olduğunu öğrendiğimden beri kaç kutum olabileceğini hesaplamaya çalıştım.Hatta adını tam olarak koyamadığım bazı duygular için 2 ayrı kutum mu vardır yoksa bu karışım adı olmasa bile tek bir kutuda mı duruyordur, onu düşündüm. Geçtiğimiz hafta uzun süredir hissetmediğim bir şey hissettim. Birilerine karşı öyle yoğun bir duygu geçişi yaşadım ki o ara gönül kuşumu biraz yormuş bile olabilirim. Önce yapılan şey karşısında şaşırdım, sonra ‘bu nasıl bir kötü kalplilik’ diyerek çok kızdım. Ardından kızgınlık kutusu da kapandı ve ‘olabilir böyle şeyler’ diyerek rahatladım ancak bir taraftan yaşananların sonuçlanması için sabırsızlandım da.

Ve o rahatlık daha büyük bir dalga sebebiyle yerini kulaklarımdan duman çıkartacak kadar öfkeye bıraktı. Bir süre sonra baktım, o da geçmiş. Bence gönül kuşumun da kafası karışmıştır ama her ne kadar anlattığım kadar kısa sürede bu geçişleri yaşamamış olsam da yine de DUYGUları fark etmek ve biraz onlara yapışıp kalmamak, her birinin bir kutuda olduğu fikriyle, öfkenin de mutluluğun da GEÇİCİ olduğunu pekiştirmek için güzel bir metafor oldu bu kitap.

blank

Bu sayfa en sevdiklerimden biri. Bize bizi anlatmaya çalışan Gönül Kuşu‘na kulak vermemiz gerçekten önemli. “Kutularında kapalı kalmış duygular”ın ne olduğunu anlamamıza yardımcı olabilir belki.
Çok sevdiğim birini gördüğümde ben de aynen böyle oluyorum, hatta Damla hatırlayacaktır, uzun zaman sonra karşılaştığımız arkadaşıma hamile olduğunu unutup öyle bir sarılmıştım ki kızı fazla sarstığımı sonra fark edip utanmıştım 🙂

 

blank

Bu kitabın Sedat Girgin tarafından resmedilmiş hali gerçekten güzel ama ilk baskısı nasıl merak ettiğim için nadirkitap.com’da 1 tane kalmış eski basımını (1997 basımı) aldım ve sayfalarda gezindim, biraz da kıyas yaptım. İkisinin de farklı güzellikleri var. Eski basım cep boy olduğundan çantamda taşımak daha rahat olacak. Çizimler basit değil sade ve metnin önüne geçmiyor.Biraz Güvercini anımsatıyor ama her bir sayfanın mavili sarılı hali hoşuma gitti. Yeni basımda ise iddialı görünen ve albenisi yüksek bir Gönül Kuşu var. Sedat Girgin’in insan çizimleriyle anlatılan bazı sayfalarda özellikle hikaye biraz daha somutlaşmış gibi geldi.

 

İkisi arasında bir tercih yapamadım ama cep boy çok şirin açıkçası 🙂

blank
 

Kendini iyi hisseden bir gönül kuşu, sizin de kendinizi iyi hissetmenizi sağlayan kutuyu açar.

blank

Peki siz Gönül Kuşu’nun hangi kutuları açmasını isterseniz? Veya hangileri biraz kapalı kalsa fena olmaz 🙂

* Gönül Kuşu ile ilgili videolara buradan ve şuradan bakabilirsiniz.
Bu video ise kitabın farklı bir hikaye ile evrilmiş hali, görünce şaşırdım. Ayrıca, Elif ile Gönül Kuşu kitabı hakkındaki podcast yayınımıza buradan ulaşabilirsiniz.

**Bu kitaplar da ilginizi çekebilir.

Gönül Kuşu
Yazan ve Resimleyen: Michal Snunit
Yeni baskı Resimleyen: Sedat Girgin
Mavibulut Yayıncılık, ilk baskı 1997,yeni basım 2017, 5+, 32 sayfa

lokumcocuk

2 Yorum

  1. Avatar
    Uğur Koçak Mart 15, 2022

    Uzun zamandır aradığım bir kitap nereden ulaşabilirim. Çocuklarım ve öğrencilerime ulaştırmak istiyorum.

    Cevapla
    • Avatar
      lokumcocuk Mart 15, 2022

      Merhaba, baskısı yok ancak ikinci el kitap satan yerlerde denk gelebilirsiniz.

      Cevapla

Yorum yapabilirsin

<