Kral İle Deniz

Bir gün kitapçıda gezerken sırtı incecik bir kitaba rastladım. Hangi rafta olduğunu hatırlamıyorum ama zayıflığı ve ardından kapağı ilgimi çekmişti: Kral ile Deniz. Bahsettiğim zaman diliminde (şu an milat öncesi gibi geliyor) Elif ( 7.5 yaşında) hayatımızda yoktu ve ben okuduğum her çocuk kitabı ile yıllardır üzerimde kabuk bağlamış yaralarıma biraz merhem sürüp azıcık havalandırıp ardından yara bandı yapıştırıyor gibiydim. Bu hesaba göre şu an üzerimdeki yara bantlarından beni göremiyor olmanız gerekir! (Eskiden yazılarımın sonuna o yazıyı yazarken hangi müziği dinlediğimi eklerdim, şimdi yine ekleyesim geldi, dinlemek isterseniz burada.)
Çocuk kitaplarıyla mazim on yılı geçiyor olsa da o zamanlar gerçekten kıyıda ayaklarımı suda serinletiyormuşum sadece. Hatta Wave kitabındaki küçük kız gibi dalgayla kıyıdan oynuyormuşum. Denizin içerisine girmek tam olarak hangi kitapla aklıma düştü ve ben orada korkmadan ilerledim, bilemiyorum. En yakın tahminim -yine kimseyi şaşırtmayı başaramadım- Kumkurdu. Denizin suyuna hemen alıştığımı -belki hâlâ değil- pek söyleyemem. Her an beni şaşırtan bana sürprizler yapan ve bazen beni dibe doğru baktıran bir yansıma çıkabiliyor karşıma.
Kral ile Deniz, kendi keşiflerimden biri olduğu için hep çok kıymetli bir kitap oldu. Ezberim iyi olsaydı muhtemelen bu kadar okumanın sonunda tüm kitabı ezberimden söylerdim. O zaman anlamı yiter, boynu da hafifçe bükülmüş olur muydu? Onu da bilmiyorum. Şanslıyım ki ezberim kötü ve hafızam zayıf. O yüzden her okumada Kral ile birlikte hareket edebiliyorum. İlk basım 2010 yılında İş Bankası Yayınları tarafından -bence tesadüfen- yapılmış.
O baskıdan elimde bir tane vardı ve biz Çocuk Kitapları Kulübü‘nde GO oyununda o kitabı kaybetmiştik kargoda. Nasıl yaslara girmiş ve kitaba yeniden kavuşmayı kalpten dilemişsem bu kayba pek yakın bir tarihte olmasa da bir gün karşıma üç tane yan yana duran Kral ile Deniz çıktı. Sevinçten nasıl çığlık atmışsam, bana bir şey oldu sanmıştı yanımdakiler. Kitaplardan biri şu an tatlı Züli‘mde. Diğerlerinin başına da biraz karışık olaylar geldi ve ben yine bir süre kitapsız kaldım.
Her kitap benim için ayrı bir öneme sahip ama bazılarını öyle benimsiyorum ki sanki onlardan ayrı kalırsam birbirimizi çok özlermişiz gibi geliyor. (Bu hisler size tanıdık gelmiyorsa yazıyı burada bırakın bence, gerisi daha kıvırcık.) “Güvenli alan” diyebilir miyiz buna bilmiyorum. Başlarına bir şey gelmesin diye ayrı bir çaba sarf etmiyorum mesela. Bardağımın altına rahatlıkla koyuyorum, kahve lekesi olmaları bana o arkadaşlık hissini yaşatıyor. (Daha da kimse bana kitabını ödünç vermeyecek!) Dışarıda oturacağım yer soğuksa kitabımı koyuyorum öncelikle. Sevdiğim bir kitapsa onu gezmeye götürüyorum. Hafta sonları gittiğimiz piknik yerlerinde de ayrıca okuyorum.
Bir kitabı çok sevdiysem, o kitabı herkes okusun istiyor ama aynı zamanda da o -his- sadece bana kalsın istiyorum. O yüzden o hisse ortak olabileceklerle ayrıca paylaşıyorum. Bunun için bir kırmızı alarm kodumuz bile var. Bunlar sadece zihnimde diye düşünürken bir kitaptan bahsedeceğim yazıda içimden döküldükleri için çok şaşırdım. Belki onlar için de denizde fırtına başlamıştır ve başka limanlara yolculuk vakti gelmiştir.
Kral ile Deniz, geçtiğimiz hafta Sevengül Sönmez editörlüğünde Ayça Sabuncuoğlu çevirisiyle Hippo Kitap‘tan yayımlandı. Sonunda! Nihayet! Bence 2021’in en iyi yayıncılık haberlerinden biri buydu. (Geçen seneki Oliver Jeffers gelişmesi benim beklediğim etkiyi bulmadı.) “Asın Bayrakları! Kral ile Deniz Yayımlandııııı!” diye bağırasım geldi. Yapmadım. Onun yerine kitabı hemen sipariş verdim, paket gelince hemen açamadım. Açınca ona minik bir “Hoş geldin” dedim ve sayfaları çevirdim. İlk defa okuyormuş gibi okudum.
Şu satırlara denk geldim:
“Nasılsın?” diye sordu kral, kitaba.
“Ben sana bunu her zaman soruyorum.” dedi kitap.
Teşekkürler Hippo Kitap ve kitapta emeği geçen herkes! Arka kapak yazısına bayıldım.
Yaklaşık 8 sene önce yazdığım blog yazısını da özellikle kaldırmadım:

Kral ile Deniz

1 kedi için postunu ısıtan güneş mi yoksa 1 kuş için kanatlarının altındaki rüzgar mı?
Gün içerisinde kralın kim olduğuna karar vermek zor çünkü “kral” herkese göre değişiyor.
“Her şeye hükmettiğini sanan bir kral, etrafına baktığında dünyanın aslında düşündüğünden farklı bir yer olduğunu görür. Dünya kralı hiç umursamamaktadır.”

Kitapta yer alan kralın bizden biri olduğunu düşünüyorum. Zaman zaman dünya sadece bizim çevremizde dönüyor sanıyoruz. Bazen gerçekten “kral” biz oluyoruz; etrafı keşfe çıkıyoruz ama yukarıdan da bakabiliyoruz.

Bu kitapta 21 minik öykü ile birlikte kralın çıktığı keşfe ortak oluyoruz; çoğunlukla gülsek de bazen hüzünleniyor bazen de durup düşünüyoruz.
İş bankası yayınlarından çıkan bu kitabı eğlenceli bir felsefe kitabı olarak algılamak mümkün çünkü gözümüze sokmadan bize hayat üzerine düşünme fırsatı veriyor.

Kitabın üzerinde 6-9 yaş ibaresi olsa da aslında 6-99 demeye çalışmış olabilirler çünkü birçok çocuk kitabı gibi Kral ile Deniz de her yaşa hitap edebilir keyifli bir minik öykü kitabı.
Dili şiirsel olduğu için okuması da son derece keyifli.
Ne yazık ki baskısı olmayan bir kitap ama sahafta denk gelirseniz mutlaka alın.

Okumaya yeni başlayan çocukların sıkılmadan okuyacakları kısacık öyküler var içinde.
Acaba onlar için “kral” kim olacak?

Bir tahmin yürüteyim, “teneffüsler” olabilir 🙂

blank

Bu kitaplar da ilginizi çekebilir.

Kral ile Deniz /Heinz Janisch
Özgün Adı: Der König und Das Meer
Resimleyen: Wolf Erlbruch
Çeviren: Ayça Sabuncuoğlu
Hippo Kitap (Eski Baskı: İş Bankası Kültür Yayınları)/2021/42 sayfa

lokumcocuk

0 Yorum

Yorum gözükmüyor

Şu anda yorum yok, bu yazı için ilk yorumu sen yapabilirsin!

Yorum yapabilirsin

<