Küçük İnsanlardan Büyük Sorular Hayli Mühim İnsanlardan Basit Cevaplar
BDK Yıldıray’ın 21 Sıradan Şeyin Sıradışı Tarihi kitabından sonra yine ona yakın tarzda bir kitap okumak beni çok mutlu etti. Hamileliğin 40. haftasındayız ve hemen her gün gelen “”doğurmadın mı”lara karşı sabırlı olabilmek ve zihnimi başka şeylere yönlendirebilmek ve bunu yaparken de eğlenmek süper oldu. Daha ne isterim ki 🙂
Yıldızkız Yıldızlı Sevgi
Bazı kitaplara torpil yaptığımı hissediyorum. Bu iki kitap da onlardan, okurken torpil yapmayı sevdiklerimden. Bazı yerlerde daha yavaş bazı yerlerde de daha hızlı okuyup kitabı -bence- tam olarak içime sindirebildim. Banu yazdığından beri aklımdaydı ancak baskısı olmayan kitaplardan oldukları için birazcık peşlerine düşmem gerekti. Kafamdaki üçlemeden sonra araya giren kitaplar beni
Gazeteci Çocuk
Ortaokulda Gönül Öğretmenden sonra Türkçe dersimize giren öğretmenimizin adını hatırlayamasam da onu pek de sevmediğimi anımsıyorum. Bize bir şeyler katacak bilgileri paylaşmaktan ziyade tek derdinin müfredata uygun hareket etmek olduğunu, dersteki gecikmelere de sinir olduğunu davranışlarından anlayabiliyorduk. Sözlüye kalkınca biraz geç konuşan bir arkadaşımızın bir gün üzerine gitti ve ondan
Var Mısın Yok Musun
Üniversitedeyken bir yıl boyunca Veteriner Fakültesinin içindeki yurtta kaldığım için oda arkadaşlarım ve yurttaki arkadaşlarım veterinerdi. Bazılarının ilk senesiydi ve at, eşek, inek vb’nin tüm kemiklerinin Latincesini ezberlemeye çalışıyorlardı. En zor dersleri anatomiydi, şanslılarsa (ben değil tabii ki, kokusu fenaydı) kemik bulup odaya getirir ve yerinde inceleme yaparlardı. Tıp Fakültesi
Gökyüzü Çocukları
Domingo Yayınları‘nın son dönemde çıkan kitaplarını seviyorum. Henüz bloğa yazamamış olsam da Mucizeleri Saymak beni çok etkilemişti. Geçen hafta bitirdiğim Kayıp Şeylerin Bakım Kılavuzu kitabının içindeki hüzün ise bana fazla geldi. Çakma Anne‘yi tüm annelere tavsiye ederim. Kültür olarak farklı olsak da ‘rahatlatıcı’ ögeler barındıran neşeli bir kitap. Banu’nun yazısından
Farklı
Geçen hafta kafam çok dağınıktı ve sanki bir güç beni derin karanlık bir kuyuya çekiyor gibi hissettim. Can sıkkınlığı da değil bunun adı, sanki bir girdap. Birkaç sayfa okuduğum “Farklı”ya bayılmış ancak kitaba tam olarak odaklanamamıştım ki her şeyi bir kenara bırakıp kitabı bitirdim. İçinde olduğum girdapta meğerse Steinhöfel’in parmağı
Her İhtimale Karşı
Okumak istediğim kitaplar gruplanmış bir şekilde masamın üzerinde beklerken Züleyha’nın okuduğu son kitaba karşı kayıtsız kalamadım. Kitabın kapağı,konusu ve en çok da daha önce karşıma çıkmayışı cazip geldi bana. Neticede kimse kaderinden kaçamaz öyle değil mi? Yoksa onu biraz da olsun yavaşlatabilir mi? Belki de minik bir anlaşma ile kaderiyle
Fil Kadar Küçük
Bu kitabı bir süredir merak ediyordum ancak ne zaman alacağım konusunda bir fikrim yoktu. Kitabı bir arkadaşımdan ödünç aldığımda -altı çizilecek yer çok olursa ne yaparım endişesiyle- biraz tedirgin başlarım ancak bu kitapta altını çizmek istediğim pek fazla yer karşıma çıkmayınca bu endişe de ortadan kayboldu. Yolda / arayışta olma,
Yarından Sonra
Tatile çıktığımızda yanıma yeteri kadar kitap aldığımdan emindim ama bazı kitapları yolda bitirebileceğim hiç aklıma gelmemişti. O yüzden de korktuğum şey başıma geldi ve ben küçük bir şehirde kitapsız kaldım 🙂 Yeni bir kitapçının açıldığını söylediler ve ben mekanı da çok merak edip hızlıca oraya gittim. Üst katı kafe alt