Roko İle Konuşmalar
İletişim Yayınlarının “az ve öz” çocuk kitabı yayınlama politikalarını çok seviyorum. Dolayısıyla, yayınladıkları kitapları çok tereddüt etmeden okuma listeme kaydediyorum. Roko İle Konuşmalar kitabının kapak görseline vurulmuş ve beklentimi de epey yükseltmiştim. Güzel olan, tüm beklentilerimi fazlasıyla karşılaması oldu. Meltem Gürle’nin Kırmızı Kazak kitabını okumadım henüz ama onu da çok
Küçük Koşucular
David Almond’un ilk olarak Piranalarla Yüzen Çocuk kitabını okumuştum. Diğer kitaplarını okuma isteği uyandırmıştı ama sıraya hangisini alsam bilememiştim. Dünya Büyülü Bir Yer ile devam ettim ve “İşte bu!” dedim. Hemen arkasından Alevler Arasında kitabını okumak niyetim vardı ama olmadı. Garajdaki Giz kitaplıkta saklandığı yerden çıktı. “Keşke seni bu kadar bekletmeseymişim.” dedim.
Hayalbazlar Geçidi
Hiç düşündünüz mü ilk hayali kim kurdu? Kim olduğu çok önemli değil belki ama neyin hayalini kurdu? İlk hayal neydi? Bunu bilmemizin imkanı var mı gerçekten bilmiyorum ama Dilge’nin kitabını okuduktan sonra (yazana kadar unutup yeniden okuduğum için süre uzun 🙂 “hayal” konusu üzerinde epey düşündüm. Bu kitaptan bağımsız olarak,
Dahiler Sınıfı
Biyografi okumayı sever misiniz? Ben bayılırım. Hele ki sıkıcı detaylara girilmeden neşeli çizimlerle anlatıldıysa… Uykusuz kaldığım gecelerde (hoş, hala öyleyim) bana eşlik eden bu harika 6 kitap sayesinde “Dahiler Sınıfı”na göz ucuyla da olsa bakma şansım oldu. Bazı isimlerin hikayelerini zaten bildiğimi düşünüyordum ama bu seride klasik bir anlatım olmadığı
Molly Pim ve Milyonlarca Yıldız
Bu kitabı çıktığı günden beri çok merak ediyordum ve kapağı öyle hoşuma gidiyordu ki kitapçıda gördüğümde sevdiğimi biliyorum 🙂 Geçen hafta Şirin’den yeni yıl hediyesi olarak bu kitap gelince öyle şaşırdım ki aklımda başka kitaplar varken önceliği Molly’ye verdim. Molly’nin tek istediği herkes gibi sıradan, düzenli bir hayatının olması. Annesiyle
Kalamar Pansiyon
Yaz hikayelerini okumayı çok seviyorum, içinde deniz geçiyor. Yaz hikayelerini kışın okumayı pek sevmiyorum, denize olan özlemim tavan yapıyor 🙂 Hanzade Servi’nin Kalamar Pansiyonu’na da ilk bölümü seversem devam ederim diye başladım,bir de baktım kitabın sonuna gelmişim. Tam bitirecekken uyuyakaldım ve gece boyu rüyamda pansiyondakilerle sohbet ediyor ve denize giriyordum.
Benim Babam Ömür Adam
Ömer Açık’ın kitaplarını öğretmen-yazar olması sebebiyle okumak istiyordum ve bu kitabını da ödünç olarak arkadaşımdan alınca bitirir bitirmez buraya yazmak için koştum. Genelleme yapmak elbette ki doğru değil ama öğretmen olan yazarlarımızın hikayelerinin satır aralarında “bir şey öğretmek istiyorum” havasını solumak beni biraz rahatsız ediyor. Bu hikayede de Fiko karakterinin
Piranalarla Yüzen Çocuk
Bugün bir değişiklik yapalım ve ben size bu kitapla ilgili yorumumu anlatmadan önce kapak tasarımına bakıp birlikte düşünelim. Neticede Oliver Abinin emeği var bu çizimde, onunla başlamasak olmaz. Kapaktaki çelimsiz ama cesur bakışlı çocuk size de az sonra heyecan verici bir maceraya atılacakmış gibi gelmedi mi? Yani şöyle düşünsek, kitabın
Kas Makinesi Muz Makinesi Şaka Makinesi
Ne kadar da uzun bir başlık oldu böyle değil mi? Eh ne yapalım, Alexander Amca’nın (bu kadar tanıdıklıktan sonra bence ona bu şekilde hitap etmeme kızmaz) bu serisini ayırmaya gönlüm razı olmadı. Yıllar önce Günışığı Yayınları’ndan çıkan “Abur Cubur Serisi” kitapları kahkahalar eşliğinde okumuştum. Geçenlerde yine okuduğumda o kadar kahkaha
Ay’a Kulak Ver
Morpurgo’nun daha önce ‘Balinalar Geldiğinde’ kitabına başlamış ancak pek ilerleyememiştim. Bu tanıdık hissi John Boyne gibi benzer coğrafyada yaşamış yazarlarda hissedince okumaların ülkelere göre nasıl da farklılık gösterdiği üzerine biraz düşündüm. Beni çeken hala damdan düşer gibi konuya tam da ortasından başlayan Alman Edebiyatı sanırım. O yüzden de bu kitabın