Benim Babam Ömür Adam

Ömer Açık’ın kitaplarını öğretmen-yazar olması sebebiyle okumak istiyordum ve bu kitabını da ödünç olarak arkadaşımdan alınca bitirir bitirmez buraya yazmak için koştum.
Genelleme yapmak elbette ki doğru değil ama öğretmen olan yazarlarımızın hikayelerinin satır aralarında “bir şey öğretmek istiyorum” havasını solumak beni biraz rahatsız ediyor.
Bu hikayede de Fiko karakterinin tam olarak “ne yaptığı”nı anlayamadım. Yaklaşık 4 yaşına kadar konuşmadığı için anne ve babasını endişelendiren ancak sonra konuşmaya başlayıp hiç susmayan, kendisiyle barışık, kıpır kıpır bir çocuk var karşımızda. İlla futbol oynamak gibi bir derdi yok, kızlarla ip atlamaca da oynuyor ve bundan mutluluk duyuyor. En büyük heyecanı ise yaz tatilinde alınmasını istediği bisikleti. Hem de bal renginde 🙂 Yakın arkadaşı İbo ile planları yapmışlar ancak bir sorun var, annesi ve babası ona bu bisikleti almak istemiyor, onu da kaybedeceğini düşünüyorlar. Fiko’nun kolay vazgeçmeyeceğini gören babası onunla bir anlaşma yapıyor ve eline mor bir kuşak veriyor, 2 hafta boyunca bu kuşağı kaybetmemeyi başarırsa o çok istediği bal rengi bisikletine kavuşabilecek. Bu anlaşmayı ve Fiko’nun 2 hafta boyunca gösterdiği çabayı çok sevdim ancak kuşağın kayboldukça ona geri gelme senaryoları biraz fazla “şanslı” geldi bana.

Benim Babam Ömür Adam

Fikoların bir fırıncı dükkanları var ve yazar burada pişen ekmeğin kokusunu öyle güzel anlatmış ki, cumartesi günleri çıkan özel ekmeklerden bir parça yiyemediğim için üzüldüm, öyle canım çekti 🙂 Bu küçük mahallenin yeni bir konuğu da var; Fiko ile dut ağacının tepesine tırmanan kızıl sakalı güldü mü daha da kızaran sevimli bir karakter: Şair Amca. Mahalleye kendi halinde bir kitapçı açar ve (en güzel tarafı da bu) maddi kaygılardan uzak sevdiği işi yapmanın tadını çıkartır hem de hayat arkadaşı Aliye ile… Tam bu noktada Şair karakterinin Fiko için önemine bakıp hikayede bir yerlerde daha durmasını bekliyorum. İleri bir adım mı atacak yoksa geride mi kalacak? Buradaki kararsızlık belirsizliği de beraberinde getirmiş ve hikayeyi biraz sallamış.

Deniz mavidir.
Güneşse sarı.
Dalgalıdır,
Şair Amca’nın
Kırmızı sakalları.

Ama benim için asıl sallantı daha ilk başta söylediğim gibi Fiko’nun tam olarak ne yaptığını,ne istediğini anlayamamış olmaktan kaynaklanıyor. Ortada asıl hikaye yok sadece birkaç tane yan konu var ve biz onların peşinden gidiyoruz. Fiko’nun bisiklet hayaline tutunmak isterken Şairle olan ilişkisine göz kırpıyor ve hemen yanına gelen ‘Fiko abi oluyor ama kardeşinin adı ne olacak’ kaygısı ile dönüp duruyoruz. Hepsinden birer tutam var ama Fiko zaten mor kuşağa kaybetse bile kolaylıkla ulaşabiliyor; o halde çatışma/engel noktası neresi?

Bu hikayeyi “durum hikayesi” olarak düşünsek belki bir yere oturtabiliriz ama benim okuyucu yorumum bir şeylerin eksik olduğu yönünde.
Fiko’nun deyimlerle arası pek iyi değil ve büyüklerin söylediği bazı ifadeleri anlamıyor. Bu deyimleri okuyan çocuklar için ‘ben de bilmiyorum,anlamı ne acaba?’ gibi bir itki oluşturur mu yoksa biraz didaktik bir öğreti olarak kalır mı, bu kısımda kararsızım.

Fiko ve Öğretmeni

Okurken beni bir hayli şaşırtan noktalardan biri de Fiko’nun öğretmeninin öğrencilerinin çantasına “Kimler çantasını düzenli tutuyor, bir bakalım.” diyerek bakması olmuştu. Oldukça disiplinli,sert mizaçlı öğretmenlerim de oldu ama kimse çantamı karıştırmamıştı. Öğretmenlerin böyle bir şey yapabilme hakkı var mı diye düşündüm. Belki iyi niyetli bir uygulamadır ama yine de diğer arkadaşlarının gözü önünde yapılan böyle bir karıştırma faaliyetinin amacını anlayamadım. Benim çantam da her zaman pazar yeri gibidir ama çoğunlukla aradığımı bulurum 🙂
Fiko’nun babasının adı Ömür ve kitabın adı da bunu çağrıştıracak şekilde konulmuş ancak hikayede babanın (kitaba ismini verecek kadar) önemi / öncüllüğü yok; bu açıdan da duraksadım.

Fiko, unutamayacağım ve benimle yaşamaya devam edecek karakterlerden biri olmadı ama fırından yeni çıkmış taze ekmek kokusu ve adını hiç duymadığım Kahveci Güzeli isimli kitap önerisi için yazara teşekkür ederim.

“Dut ağacının yaprakları mırıldanır gibi ağır ağır oynuyordu. Rüzgar kendini hatırlatıyordu. Yeni bir yolculuk şarkısı söylüyordu dalların arasında.”

Benim Babam Ömür Adam
Yazan: Ömer Açık
Yaş grubu:9+
Günışığı Kitaplığı, 2015, 140 sayfa, karton kapak

*Lokum Çocuk Kütüphanesi instagram hesabındaki başka pek çok kitap da ilginizi çekebilir.

9 yaş ve üzeri kitaplara buradan ulaşabilirsiniz.

lokumcocuk

0 Yorum

Yorum gözükmüyor

Şu anda yorum yok, bu yazı için ilk yorumu sen yapabilirsin!

Yorum yapabilirsin

<