Baskısı Olmayan Çocuk Kitapları
“Bu kitabın baskısı olmadığını nereden bildin?” sorusunu sıklıkla duyarım. Konu, özellikle de baskısı olmayan çocuk kitapları ise kafamda belirlediğim ve unutkanlığım ile tezat oluşturan bir liste / göz aşinalığı mutlaka oluyor. Blogda veya instagram adresimde görüp “Kitap çok güzel görünüyor ama baskısı bitmiş, bulamıyoruz!” denilen kitapları da not etmeye çalışıyorum.
İçimdeki Şiir Dilimdeki Söz / Patricia Maclachlan
Bu kitabı hep görüyordum ancak bir türlü okuma fırsatım olmamıştı. En çok da kapak görselinde yer alan çocukların bir ağacın altında ne yazdıklarını merak ediyordum. İçimdeki Şiir Dilimdeki Söz, bir öğretmenin öğrencilerinin hayatını nasıl etkilediğinin ve o çocukların iç dünyalarında geçenleri keşfetmelerine sebep olan şeyi fark etmelerinin naif hikâyesi. O
Cik!
Babam Çalılığa Dönüşünce kitabından sonra Leeuwen’in tüm kitaplarını okumak istemiştim. Tarzı bana o kadar yakındı ki. Biraz muzip biraz hüzünlü biraz çizimli biraz düşündürmeli… Cik! ile bu sayede tanıştım. İsmini gördüğüm bir kitaptı ancak kapak görseli şimdiye kadar bana göz kırpmamıştı. Cik’i uzun sürede bitirdim, sebebi de “Değiştir” diye diye
Pes Etmeyen Tavuk
Ben küçükken damda -teras denmez bizim oralarda 🙂 – kümesimiz vardı ve ben sabahları taze yumurtayı oradaki tavuklardan alırdım. Kaç taneydiler hatırlamıyorum ama her gün en az 1 yumurtamız olurdu ve üzerine de benim adım yazılırdı çünkü evin en küçüğü bendim 🙂 Civcivleri, tavukları ve horozları da hep çok sevdim
Kıyıya Vuran Kız
Bu kitabı okurken çok güldüm, çok eğlendim, çok heyecanlandım ve ara ara ağlayacak noktaya geldim. Günlerden bir gün Wammers Kasabası’nda kıyıya küçücük bir kız vurdu. Bu kız ne adını biliyordu ne de yaşını. Hatta nereden geldiği bile meçhuldü. Kıyıya Vuran Kız Hikayenin kalbimi çarpan yerleri burada başlıyor tam olarak. “Bu
Kipri
Bazı kitaplar hep gözünüzün önündedir, hatta onu okumuş gibi hissedersiniz ancak kitaplığınızda bile yoktur. Kipri benim için tam olarak bu kategorideydi. Hayykitap’ın tarzını sevdiğim ve pek de hayal kırıklığı yaşamadığım için tüm kitaplarını okumak istiyorum. Çeviri ve editör ekibi benim açımdan 10 numara, bu ekibin hazırladığı kitapları okurken o kadar
Geçtigitti Geçtigitti Geçtigitti
Nasıl denk geldi ben de bilmiyorum, “Babam Çalılığa Dönüşünce” kitabından hemen sonra okuma şansım oldu bu kitabı. Yazarın daha önce “Dedem ve Ben” kitabını okumuştum, bloga da yazdım diye düşünüyordum ama yazmamışım. O kitabı Elif’in ilk kreş gününde bekleme salonunda okumuştum, muhtemelen bu özelliğinden dolayı kitabı hiç unutamayacağım. “Geçtigitti Geçtigitti
Babam Çalılığa Dönüşünce
Bu kitap uzun zamandır karşıma çıkıyordu ancak okumaya fırsatım olmamıştı. Kitap kısacık da olsa bazen denk gelip tek seferde okuyamıyorum ve kitaptan soğuyorum. Bu kitabı tesadüfen “Geçtigitti geçtigitti geçtigitti” kitabı ile aynı gün ve tek seferde okuma şansım oldu. Yaşasın, kızı uyurken onun yanında kitap okumak zorunda bırakılan (!) anneler!
Ayı Olmayan Ayı
Ne zaman ve nasıl tanışacağımı bilmiyordum “Ayı Olmayan Ayı” ile; ama elbet bir gün yollarımız kesişecekti. Çünkü ismi, konusu merak uyandırmış, alınacaklar listesine eklenmişti. Derken bir gün kapı çaldı ve postacı amca bize bir paket getirdi. Kimseden paket beklemesem de kargonun üzerinde benim adım yazıyordu ve demek oluyordu ki bu
Neboş / Sedef Özge
‘Bahçeli bir evde yaşasaydım ve günün birinde damdan bir martı yavrusu bahçeye düşseydi, neler yapardım acaba?’ 1) Bahçeli bir evde yaşasaydım: Alarmın “uyan dedim sanaa” sesiyle değil, bahçedeki ağaçlara konan kuşların cıvıltısıyla uyanırdım muhtemelen. Veya evdeki köpeğin (ismi Tatlım olsun) suratımı yalaması (ki bundan hoşlanacağımı sanmıyorum) ya da hayal bu