Clementine
İlkokul hayatım ikiye ayrılıyor: Birinci sınıftan üçüncü sınıfa kadarki “özel” okul, üçüncü sınıftan beşinci sınıfa kadar olan “devlet” okulu. Bu ikisinin arasındaki keskin büyüme çizgisinin içinde biraz yumurta kokusu, biraz sıradan düşecek gibi olma, ama bolca kurallar var. Bu “dikkat” nasıl bir şey bilmiyorum; çünkü hâlâ kendisini toparlayıp bir araya
Ben ve Sen
“Yaşam, yazarlarını bekleyen bir hikayedir. Kim anlatmak ister?” Çok güzel bir ifade değil mi? İçinde farklılıkları ve benzerlikleri olan iki yaşam hikayesi var bu kitapta: Aziza ve Beata Kütüphaneci Marina’nın büyük bir kentin yakınlarındaki küçük bir kasabanın kütüphanesinde çalıştığını okuyunca kitaba hemen kanım kaynadı tabii. Ne yazık ki ülkemizde kütüphaneciler
Konuk Değil Baş Belası
Nisan okumalarında biraz bahsetmiştim, Mayıs ayı için niyetim biraz daha Alman Edebiyatına yönelmekti. Steinhöfel’i yeniden okumaya geçmeden önce Farklı ile tanıştım, ardından Nöstlinger’in Curcuna Evi’ne konuk oldum. İkisini de çok sevmiştim. Uzun zaman önce sahaftan aldığım “Konuk Değil Baş Belası“na ise yine Nöstlinger’den devam etmek istediğim için başladım. Araya birkaç
Boynuyamuk
Bloga hangi kitapla dönerim bilmiyordum. Şimdi masamda bekleyenlerle göz göze geldik. Evet gerçekten hepsi için ayrı heyecan duyuyorum. Lakin önceliğim Banu’nun Boynuyamuk kitabında. Boynuyamuk Banu’nun kitaplarından bazılarını hatırlayacak olursak; Mesela Lokum’un ona sorular sorduğu kitabı Kediler, soğuk kış günlerinde içinizi sımsıcak yapan hikayesi Burun Giysisi. Kapağı (içeriği hiç bilmeden) Banu’nun
Şair Kısakulak
Çok ünlü bir şair/yazar olduğunuzu düşünün. Biraz daha detay vermem gerekirse; 88. Çukur, Yaban Gülü Sokağı, Hızlıkoşanlarköy’de yaşayan yalnız, dalgın, unutkan ve oldukça yavaş bir şair olduğunuzu hayal edin. Bu hayale şimdi tatlı bir tavşan ekleyin ve onunla yer değiştirmeye hazır olun. Şair Kısakulak sizin yerinize hikayenizi anlatacak çünkü ünlü
Can ile Zortan’ın Maceraları
Yıldıray Karakiya ile Bir Dolap Kitap sayesinde tanıştık ve yolumuz her seferinde farklı sebeplerle kesişti. Bunlardan kalbimde en çok yer edeni tabii ki Şuşu oldu. 21 Sıradan Şeyin Sıradışı Tarihi ile hiç bilmediğim şeyler öğrendim. Ve ardından Dünyalı Dergi ile her ay yepyeni dünyalara daldım. İşte o ara çocukken okusaydım
Arkadaşım Olmak İster Misin?
İlkokulda 3. sınıfa kadar annemin öğretmenlik yaptığı özel okulda okuduktan sonra 4. ve 5. sınıfları evimize yakın olan bir devlet okulunda okudum. Bu “macera”dan aslında başlı başına bir kitap çıkar. 19 kişilik sınıftan 65 kişilik bir sınıfta okumaya, kokulara, bahçedeki çeşmeden su içmek için sıra beklemeye (ki sıra bekleyen sadece
Bayan Kaz ve Çikolatalı Pasta / Bayan Kaz Bale Yapıyor
Bayan Kaz ve onun meşhur çikolatalı pastası ile tanışalı epey oldu. Elif henüz bebekken (şimdi kocaman çocuk, 26 aylık 🙂 gündüzleri uyuduğu 30-40 dakikalık o altın “anne saati” zamanlarında ya kitap okurdum ya da çizim yapmaya çalışırdım. Bazı günler 30+30 uyuduğu olurdu, slingde bile uyusa sorun değil ben yine çalışma
Çiçekli Şiirler
Şiir okumayı çok severim ancak iyi bir şiir okuru sayılmam. Bu durum biraz çelişkili dursa da aslında şöyle açıklayabilirim. Bir şiir kitabını başından sonuna kadar tek solukta oku(ya)mam. Ara veririm, arada başka metinler okurum ama illa o kitaba dönerim tabii sevdiysem. Üniversite yıllarım boyunca neredeyse yastığım altında dururdu Tim Burton’ın
Sevgili Bill
Mektup arkadaşlığı çok özeldir. Günümüzün iletişim şekli olan “mail” ve “whatsup” yazışmalarından bir hayli farklıdır. İlk mektubumu anneme yazdığımı (içeriği çok da iyi değildi) hatırlıyorum ve onun bu mektubu hala sakladığını da biliyorum. Ondan sonra sınıf arkadaşlarım, oyun arkadaşlarım, yurtta oda arkadaşlarım “mektup arkadaşım” oldu. Yazarken kendimi çok daha iyi