Bir Babanın Kalbi
Babalar Günü yaklaşıyor. Kendimi ne kadar zorlarsam zorlayayım babamla ilgili anılarım çok silik. En çok da ses tonu zorluyor beni. Tam olarak neye benziyordu bilemiyorum. Her sene bir önceki senenin üstüne artı bir koyarak değil de sil baştan hesaplıyorum aramızdan ayrılışını. Bu sene tam on dokuz yıl bitmiş. Seneye kocaman bir yirmi yazılacak haneye. Seneye hesap makinesi olmadan bunu hesaplayabilirim sanırım :2023-2003. Okuyanlara tuhaf gelebilir ama bazen sanki öyle biri hayatımda hiç olmamış gibi hissediyorum. Öyle uzak bir zaman dilimi. Bazen de babasızlık hissine fazla alışmış olduğumdan insanların anne ve baba dahil olmak üzere pek çok akrabasının hâlâ hayatta olmasına şaşırıyorum. Geçen gün bir amca (arkadaşımın babası) “Nasılsın kızım?” diye sormasa kabuğumun iyice kalınlaştığına emin olacaktım. O soruyla beraber hem yürümeye devam etmek hem de ayaklarım yere basmıyor ve gözlerim dolmuşken cevap vermek tuhaflaştırdı beni. Ağzımdan boğuk bir “iiööyiimöö” sesi çıktı. Sonra da bu kitap çıktı karşıma.
Yazıya geçmeden önce blogda babalı kitaplar neler varmış diye baktım ve harika bir liste ile karşılaştım. Mütevazi olamayacağım, çok emek vermişim. “Çocuk kitaplarında baba karakterleri” listesi ilginizi çekerse bakabilirsiniz.
Bir Babanın Kalbi
Irena Trevisan‘ın yazdığı Enrico Lorenzi‘nin resimlediği Bir Babanın Kalbi kitabı Ketebe Yayınları‘ndan Feride Kurtulmuş çevirisiyle yayımlandı. Okyanusun kalbinde bir deniz fenerinde yaşayan baba-kızın hikâyesini okurken etrafta gezinen balıklara, yengeçlere, martılara bakmaktan yazıya odaklanmakta zorlandım. Hareketi bol, detaylı kitapları seviyorum.
Babanın tatlı bir özelliği var, her gün ahşap bir tekneyle açılıyor ve kızına ilginç nesneler, hikâyeler, yiyecekler getiriyor. Küçük kız da bunları sandığında saklıyor. Günlerden bir gün fırtına çıktığında babanın teknesi dalgaların arasında savrulurken karanlıkta yolunu bulmakta zorluk yaşıyor. Peki ona kim yardım ediyor dersiniz?
Baba kız ilişkisini okyanus atmosferinde bir deniz fenerinde anlatması, kızın yardım edebilmek için cesaretini toplaması ve sonunda kavuşmaları güzeldi. Çatışmanın zayıf tarafı sanırım sorunun neden ve nasıl halledilebileceği bilgisine zaten sahip olmamızdı. Mutlu olduk ancak şaşırmadık. Şaşırmalı mıydık sorusuna net bir cevabım yok. Resimli hikâyelerin akışında bazen öngörülebilirlik çocuklar için çok rahatlatıcı olabiliyor bazen de sıkıcı.
Bir adada yaşasalardı sanırım yetişkin mantık devriyelerim bu kadar hızlı çalışmazdı ama küçük bir kızın okyanusun ortasında babası bile olsa tek bir kişiyle beraber tüm hayatını geçirmesi bana biraz haksızlık gibi geldi. Diğer taraftan da şunu düşündüm, görmediğimiz veya duymadığımız ancak gerçekte olmuş/olabilecek (farklı) bir hikâyeye bir kitapta da olsa tanık olmayacaksak, ne zaman olacağız?
Akılları biraz daha karıştıralım, bir babanın kalbinde neler vardır acaba?
Peki -kalbi kırık- küçük bir kızın kalbinde?
“Baba ve küçük kız, deniz fenerinin kalbinde kucaklaştılar. Tıpkı birbirini çok seven insanların yaptığı gibi.”
*Özel günleri isteyen kutlasın istemeyen de kutlamasın. Tek önemsediğim beklenti, yargılama olmasın ve kimse kimseye karışmasın.
Lokum Çocuk Kütüphanesi instagram hesabındaki başka pek çok kitaba da göz atmak isteyebilirsiniz.
3 yaş ve üzeri kitaplara buradan ulaşabilirsiniz.
Bir Babanın Kalbi
Yazan: Irena Trevisan
Resimleyen: Enrico Lorenzi
Türkçeleştiren: Feride Kurtulmuş
Ketebe Yayınları, 2022, 32 sayfa, 3+
3 Yorum
❤️❤️❤️
Ne güzel bitirmişsin yazını özel günleri ister kutlayalım ister kutlamayalım yargılamayalım birbirimizi sevmek zorunda değiliz ama saygı duyalım birbirimize seçimlerimizden ötürü saygı duymak kalemime sağlık
Ne güzel bitirmişsin yazını özel günleri ister kutlayalım ister kutlamayalım yargılamayalım birbirimizi sevmek zorunda değiliz ama saygı duyalım birbirimize seçimlerimizden ötürü saygı duymak kalemine sağlık