Sihirbazın Fili
Kate Di Camillo adını okuduğum kitaplarda görüyor, merak ediyor ancak bir türlü hangi kitabından başlayacağıma karar veremiyordum. Aklımda daha çok Winn-Dixie Sayesinde ve Despero’nun Öyküsü vardı ama yorumlarına çok güvendiğim arkadaşım, öncelikle mutlaka Sihirbazın Fili kitabını oku deyince ve bana ödünç verince geçen gün hızlıca okudum. Yavaş okumamamın sebebini yazıda ayrıca
Savaşın Son Kışı
Savaştan gerçek anlamda hoşlanmayan biri için konusu “savaş” olan veya savaşlarda geçen kitaplara ayrı bir zaafım var. Ortaokuldayken ne olmak istediğim sorulduğunda “savaş muhabiri” derdim, sanırım bu fazlasıyla Coşkun Aral’ın Haberci’sini izlememden kaynaklanıyordu ama sonra kendisiyle tanışıp yüzünde savaşın o gerçek izlerini gördüğümde silkelendiğimi hatırlıyorum. Dolayısıyla Türkçeye çevrilmiş birçok kitaba
Bir Oğul
2017’de okuduğum son kitabın, 2018’de bloga yazdığım ilk kitap olacağını düşünmemiştim. Kitap her ne kadar tüm okumam boyunca bende “mutlaka yazmalıyım” duygusu uyandırsa da vaktim olacağı aklıma gelmemişti. Neyse arada derede vakit yarattım ve Kerem ağlayana kadar şimdilik buradayım 🙂 (Öncesini bilmeyenler için not düşeyim, 20 gün önce doğum yaptım
Portakal Kız
Sene 2005 (bir sene öncesi de olabilir) üniversitenin kantininde oturuyoruz, yanıma öncesinde çok da muhabbetimin olmadığı bir çocuk oturuyor. Bizim okula Tıp Fakültesini bırakıp gelmiş (ilginç bir detay) ve yaşı benden 10 yaş büyük. Kısa bir sohbetten sonra “Sana bir kitap getireyim, oku, seveceksin.” diyor, ben de şaşırıp “olur” diyorum.
Annemin Kelimeleri
Okuduğunuz kitabın etkisinden çıkmanız ne kadar sürer? Hikaye heyecanlandırmadıysa arka kapakla beraber var olmamış etki de uçup gider. Peki, tam tersi bir durumda? Karakterlerle tam kahve içmeye başlamışken o sohbeti bırakıp gidebilir misiniz? Gitmek istemediğim hatta muhtemelen etkisi bende uzun yıllar sürecek bir kitap okudum geçen hafta. Yazmadan önce bekledim,
Yankı
Yankı kitabından Feride sayesinde haberim oldu. (kendisi ve kızı Saliha ‘iyi kitap kovalayıcıları’ olduklarından fikirleri oldukça önemlidir.) “Hayalperest’in yazarının yeni bir kitabı çıkmış!” diye benimle paylaştığında “Dur ben de alayım ve beraber okuyalım” dedim. Çok senkron bir okuma olmadı ama yine de güzel bir heyecanı paylaşmış olduk. Kitaba +10 ile başlamamın
Solucanlı Ay
Kitabın hikayesine geçmeden önce, bu kitapla yolumun nasıl kesiştiğini anlatmam lazım. “Her İhtimale Karşı” kitabından sonra Meg Rosoff’un neler yaptığını takibe aldığım bir sırada bu kitap ile karşılaştım. Arka kapakta yer alan “Yılın en iyi kitabı” tarzı ifadelerden pek etkilenmem aslında (hatta bunu yazma ihtiyacında olduklarına göre vasat bir kitap
Yıldızkız Yıldızlı Sevgi
Bazı kitaplara torpil yaptığımı hissediyorum. Bu iki kitap da onlardan, okurken torpil yapmayı sevdiklerimden. Bazı yerlerde daha yavaş bazı yerlerde de daha hızlı okuyup kitabı -bence- tam olarak içime sindirebildim. Banu yazdığından beri aklımdaydı ancak baskısı olmayan kitaplardan oldukları için birazcık peşlerine düşmem gerekti. Kafamdaki üçlemeden sonra araya giren kitaplar beni
Gazeteci Çocuk
Ortaokulda Gönül Öğretmenden sonra Türkçe dersimize giren öğretmenimizin adını hatırlayamasam da onu pek de sevmediğimi anımsıyorum. Bize bir şeyler katacak bilgileri paylaşmaktan ziyade tek derdinin müfredata uygun hareket etmek olduğunu, dersteki gecikmelere de sinir olduğunu davranışlarından anlayabiliyorduk. Sözlüye kalkınca biraz geç konuşan bir arkadaşımızın bir gün üzerine gitti ve ondan
Farklı
Geçen hafta kafam çok dağınıktı ve sanki bir güç beni derin karanlık bir kuyuya çekiyor gibi hissettim. Can sıkkınlığı da değil bunun adı, sanki bir girdap. Birkaç sayfa okuduğum “Farklı”ya bayılmış ancak kitaba tam olarak odaklanamamıştım ki her şeyi bir kenara bırakıp kitabı bitirdim. İçinde olduğum girdapta meğerse Steinhöfel’in parmağı