Bir Oğul

2017’de okuduğum son kitabın, 2018’de bloga yazdığım ilk kitap olacağını düşünmemiştim. Kitap her ne kadar tüm okumam boyunca bende “mutlaka yazmalıyım” duygusu uyandırsa da vaktim olacağı aklıma gelmemişti. Neyse arada derede vakit yarattım ve Kerem ağlayana kadar şimdilik buradayım 🙂 (Öncesini bilmeyenler için not düşeyim, 20 gün önce doğum yaptım ve Kerem izin verdiği ölçüde buralarda olmaya devam etme niyetim var.)
Bir Oğul kitabını yorumuna güvendiğim birkaç kişide gördükten sonra hiç düşünmeden aldım ve kitabın hayal kırıklığı yaşatmayacağını hissettim. Son okuduğum ve “ortalama” giden hikayelerden sonra 2017’yi çarpıcı bir son ile kapatmaya da ihtiyacım varmış, bu açıdan okuduğuma ne kadar sevindiğimi anlatamam.
“Bir Oğul”, adına bakınca çok da ipucu vermeyen bir kitap. İçinde bir oğuldan bahsedilecek ama bu oğul ne yapacak, bir yere mi gidecek, keşfe mi çıkacak yoksa bir engeli mi aşacak? Arka kapakta yazan tanıtım yazısı da içeriğe dair beni çok fazla aydınlatmayınca doğum yaptıktan bir iki gün sonraki günlerde başladım kitabı okumaya. Geceleri nasılsa uykusuz olduğum için kitabı bitirmem de zor olmadı, tek solukta okudum ve okuduktan sonra da soluğumu camı açıp dışarıya doğru bıraktım. İçim öyle dolmuştu…

Guille, sene sonu gösterisi için “Mary Poppins” olmak istediğini söyleyince sınıf öğretmeninin ve rehber öğretmeni Maria’nın dikkatini çeker. Guille neden bir kitap kahramanını bu kadar çok sevmektedir ve hayatının merkezine onu koymaktadır?
Okula çağırdıkları Guille’nin babası da pek açıklayıcı bilgiler vermeyince ortada bir “sorun” olduğunu anlayıp her perşembe Guille’nin Maria ile bir saat geçirmesine karar verirler.
Bu hikayeyi potansiyel okuru için büyüsünü kaçırmadan anlatmak biraz zor.
Mary Poppins benim de çok sevdiğim bir karakter olmasına rağmen Guille için önemini kavramam biraz zaman aldı, o zamana kadar da “acaba”lar içerisinde biraz yolumu kaybettim. İşin aslı yazarın “yol kaybettirme” gibi bir derdi yok. Bir cümle ile özetlenebilecek basit bir hikayeyi ustaca kurgulamış sadece ve kitabın son 20 sayfasına kadar sizi sadece kırıntılarla beslemiş. Kırıntılarla yetinmeyip hızlıca yola devam ettiğinizde size sadece biraz daha sabırlı olmanızı öğütlüyor, öyle hemen doymaya çalışmak yok!

“İnsan zihni tıpkı hayat gibi; içinde kaybolanların hiç hayal bile edemeyeceklerini bulup çıkaran bir labirent.”

Bu hikaye uzun bir zaman aklımdan çıkmayacak gibi görünüyor.
Peki sizce Mary Poppins’e takılı kalmış Guille’nin sırrı ne?
Ve bunu biraz daha detaylandıralım, görseldeki deniz kızının “Bir Oğul” ile ilişkisi ne olabilir?

Yayınevinin neden böyle bir yazı karakteri tercih ettiğini açıkçası anlayamadım, okurken beni çok rahatsız etti ve yazarın neden bu kitap için “Bir Oğul” ismini seçtiğini de merak ettim ama Goodreadsten bakınca diğer kitaplarına da benzer isimler koyduğunu gördüm. Bu hikaye için “Bir oğul” adının konulmasını kitabı okuyanlarla tartışmak isterdim.

*Kerem koala misali kucağımda uyurken yazımı tamamladım, insan isteyince her şeyi yapabiliyormuş meğerse 🙂

Bir Oğul
Un Hijo
Yazan:  Alejandro Palomas
Çeviren: Banu Karakaş
Final Kültür Sanat, 2017, 255 sayfa

lokumcocuk

0 Yorum

Yorum gözükmüyor

Şu anda yorum yok, bu yazı için ilk yorumu sen yapabilirsin!

Yorum yapabilirsin

<