Bazı kitapları henüz ön satıştayken takip etmem de bundan kaynaklanıyor. İşyerinde veya evdeyken boş bulduğum anlarda iki sayfa da olsa katalog karıştırınca kitapçıda hangi rafa yöneleceğimi biliyorum.
Tudem’in online kataloguna bakar bakmaz karşıma masmavi kapaklı bir kitap çıktı. Kapak rengi ve kapaktaki çizim beni o kadar çok etkiledi ki kitabın ismine ve hatta konusuna çok sonra bakabildim. “Nasılsa alacağım” diye önemsememişim bu detayları demek ki.
Kitapçılara son çıkan kitaplar biraz daha geç gelir ama Ankara’da Ada Kitabevi bu açıdan oldukça önde gidiyor, “acaba” diye gittiğim bir şubesinde aradığım mavi kapaklı kitabı görünce başka herhangi bir şeye bakmadan kitabı mutlulukla aldım ve Elif’in (çizgi roman olduğunu görünce) “Kitabı bana mı aldın anne?” sorularını biraz da geçiştirerek kitabıma gömüldüm.
Bilmiyorum neden, Elo’nun bu kitabı okumamı istediğini hissettim. Ve ben de bu çağrıya uydum. Sindirerek okumak istediğim için kitabı 2 günde ve farklı zaman aralıklarında okuyarak bitirdim.
Kitabın yazarı ve çizeri Elodie Durand’ın 20’li yaşlarının başlarındayken yaşadığı epilepsi krizleri ve ardından beyninde ortaya çıkan minik tümör ile değişen hayatına ortak oluyoruz.
“Değişen” demek pek doğru olmadı çünkü “öncesi”ni pek de bilmiyoruz.
Kitabın büyük bir çoğunluğunda sadece Elodie’nin hasta olduğu zamanlarını okuyoruz.
Yaşadığı rahatsızlığı kabullenmeyen Elo’nun aslında en büyük sıkıntısı hafızası.
Hatırlayamıyor, bolca uyuyor ve yolunu kaybediyor.
Hafızasındaki kayıp halkalar sebebiyle birçok şeyden de korkuyor.
Kurgusal bir hikaye olsa veya bir yakını tarafından aktarılmış olsa bu derece etkileyici olabileceğini sanmıyorum. Aradan yıllar geçtikten sonra annesinin “Kendi hikayeni yazman bu sayfayı çevirmek için belki bize de yardımcı olur.” demesiyle bu kitabı yazıyor ve çiziyor. Kitapta yer alan bazı çizimler hastalık süresinde çizilmiş olduklarından bize o günleri birebir anlatıyor. Zaten Elo da söylenen birçok şeyi not aldığı için bu sayfalara bakarak bir yol haritası çizebiliyor. Anne ve babası ile geçmişte ve şimdi yaptığı diyaloglar “hasta yakını” olmak çerçevesinde bize de bir bakış açısı sağlıyor.
Elo’nun kafasının içindekilerle olan iletişimini özellikle göstermek istedim:
Bir de Elo’nun hastalığına takılıp kalmaması (ki zaten hatırlamıyor neyse ki) ve hayata tutunma çabası da dikkate değer:
“Parantez” ismi bu açıdan oldukça önemli.
0 Yorum
Yorum gözükmüyor
Şu anda yorum yok, bu yazı için ilk yorumu sen yapabilirsin!