Bugün Burada Yarın Orada
Kitabı ilk gördüğümde ve başlığı yazarken “Sonraki gün nerede?” diye bir ekleme yapmak istedim. Bugün burada yarın orada olan benim hikayem çünkü. Şimdilik, önümde ‘sonraki gün’ diye bir şey yok. Biraz,önceki günlerden bahsedecek olursam -ki bahsetmemek hem bugüne hem de yarına haksızlık olur- öncelikle gözünüzde arasından dar sokakların geçtiği, eski
Küpeli
Oturduğumuz eve taşınalı bir yılı geçti. Kapının hemen önünde duran sakin köpekten Elif ilk başta korkmuştu ama apartman görevlimiz bu köpeğin oldukça zararsız ve dost canlısı olduğunu söyleyip Elifle onu tanıştırınca bizim de her gün “Merhaba” diyebileceğimiz bir köpeğimiz oldu. Çok uzun bir süre ismini sormadık ve ardından adını “Kurufasülye”
İnanılmaz Hayvan Maceraları
Geçen hafta Semralara gittiğimizde evinde gerçek anlamda bir hazine olduğunu görüp kitaplığa yapıştım. Yıllar içerisinde öyle güzel kitaplar biriktirmişler ki; hem yetişkin hem de çocuk edebiyatından harika seçimlerle doldurmuşlar kitaplığı. Bir süre önce ödünç kitap alma-verme konusunda yeni kararlar almış olsam da dayanamadım ve birkaç kitap (birkaçtan fazla tamam) ödünç
Boynuyamuk
Bloga hangi kitapla dönerim bilmiyordum. Şimdi masamda bekleyenlerle göz göze geldik. Evet gerçekten hepsi için ayrı heyecan duyuyorum. Lakin önceliğim Banu’nun Boynuyamuk kitabında. Boynuyamuk Banu’nun kitaplarından bazılarını hatırlayacak olursak; Mesela Lokum’un ona sorular sorduğu kitabı Kediler, soğuk kış günlerinde içinizi sımsıcak yapan hikayesi Burun Giysisi. Kapağı (içeriği hiç bilmeden) Banu’nun
Fırtına Şövalyesi
Yağmuru ve bulutları çok severim, havanın kapalı olmasını da. Ancak şiddetli rüzgar, fırtına ve gök gürültüsü beni biraz korkutur. Bir doğa olayının yaşanmasına tanıklık ediyoruz penceresinden bakarsak eşimin yaptığı gibi kahvemi alıp camın önüne bir minder atmam yeterli. Ama seslerin yüksekliği ve şiddeti beni bu keyiften mahrum bırakıyor. Çocuk kitaplarının
Boşluk
Onunla ne zaman tanıştık tam hatırlamıyorum ama hayatıma girdikten bir süre sonra peşimi bırakmadığını fark etmiştim. Sanki biraz, nasıl desem…kuyruk gibiydi. Nereye gidersem gideyim beni takip ediyordu. Onu mutlu etmem gerektiğini düşünüyordum. Nasıl yapacağımı bilemesem de neredeyse her yolu denedim. Ona sevebileceğini düşündüğüm çeşitli hediyeler aldım, sürprizler yaptım hatta kahvesinin
Çiçekli Şiirler
Şiir okumayı çok severim ancak iyi bir şiir okuru sayılmam. Bu durum biraz çelişkili dursa da aslında şöyle açıklayabilirim. Bir şiir kitabını başından sonuna kadar tek solukta oku(ya)mam. Ara veririm, arada başka metinler okurum ama illa o kitaba dönerim tabii sevdiysem. Üniversite yıllarım boyunca neredeyse yastığım altında dururdu Tim Burton’ın
Sevgili Bill
Mektup arkadaşlığı çok özeldir. Günümüzün iletişim şekli olan “mail” ve “whatsup” yazışmalarından bir hayli farklıdır. İlk mektubumu anneme yazdığımı (içeriği çok da iyi değildi) hatırlıyorum ve onun bu mektubu hala sakladığını da biliyorum. Ondan sonra sınıf arkadaşlarım, oyun arkadaşlarım, yurtta oda arkadaşlarım “mektup arkadaşım” oldu. Yazarken kendimi çok daha iyi
Ferdinand
Yapı olarak sakin biriyim ve kavga etmeyi hiç sevmem. Beceremem de. Kavga edebilmek bence ayrı bir ‘marifet’. Bazen toplu taşıma araçlarında, işyerinde ya da sokakta denk geliyorum. Genel olarak hoş görü ve empatiye pek yatkın olmadığımız için saman alevinden parlayacak bir yapısı var sanki toplumumuzun. Soğukkanlı olmak pek bize göre
Gönül Kuşu
Bloga yazmak istediğim,bloga yazılmak isteyen öyle çok kitap var ki. Kitaplıkta onlarla bakıştığımda içimde hafiften burukluk hissediyorum ve ‘tamam, söz az kaldı’ diyerek gönüllerini almaya çalışıyorum. Bu neden bu kadar önemli aslında geçen gün uzunca anlatmıştım ama ‘kaydet’ demeyi unuttuğum için yazının sadece 3te 1i sistemde kalabilmiş, diğerleri uzay boşluğunda