Çabuksığınlar
Hassas konuların çocuklara nasıl aktarıldığını önemsiyorum ancak bu kitapta çizimler gerçekten konunun önüne geçmiş. Benim de aklıma ilk gelen isim Sempe olmuştu. Çabuksığınlar, Bayan Çabuksığın ve Bay Çabuksığın ile üç çocuğunun yaşadığı göçmenlik sorununu anlatan bir kitap. Bu hikayenin yazılış sebebinin küçük bir kız olduğunu bilmek ve hayvanlar üzerinden başlayan
Endişe Ağacı
“Endişe” ile ne zaman tanıştık hatırlamıyorum. Davetsiz bir misafir aslında kendisi. Kapıyı çalmadan gelip evdeki en güzel köşeye bir güzel kuruluyor ve getir-götür talepleriyle sizi esiri yapıyor. Bunu fark edip “Dur bakalım, sen de kim oluyorsun? Çay-kahve istiyorsan kalkıp kendin almalısın. Hatta daha güzeli, nazik olmalı ve çağrılmadığın yere gitmemelisin.”
Dilara Evden Kaçtı
Suzan Geridönmez’i çevirisini yaptığı kitaplardan tanıyor ve çevirilerini çok beğeniyorum. Ancak şimdiye kadar kendi yazdığı kitapları okuma fırsatım olmamıştı. Ben de epeydir merak ettiğim Dilara ile başladım bu seçkiye. İletişim Yayınevi’nden çıkmış olması ve kitapta farklı tarzda resimlerin yer alması bu kitapla başlamamın en önemli sebebi. Bir de ‘merak’ duygusu
Kiralık Canavar
Tüm kitaplarını en az 1 kere okuyup kendisini çok sevmeme rağmen kütüphanede sadece son kitabından bahsettiğim için biraz üzgünüm Steinhöfel’in. Kitapları yeniden okuyup notlarımı aldığımda ‘Yazar Okumaları’ etkinliği kapsamında Steinhöfel için özel bir yazı yazacağım. Tıpkı Roald Dahl gibi. Şimdilik sadece Kiralık Canavar kitabından söz edeceğim. Steinhöfel’in tüm kitaplarını çok
Cik!
Babam Çalılığa Dönüşünce kitabından sonra Leeuwen’in tüm kitaplarını okumak istemiştim. Tarzı bana o kadar yakındı ki. Biraz muzip biraz hüzünlü biraz çizimli biraz düşündürmeli… Cik! ile bu sayede tanıştım. İsmini gördüğüm bir kitaptı ancak kapak görseli şimdiye kadar bana göz kırpmamıştı. Cik’i uzun sürede bitirdim, sebebi de “Değiştir” diye diye
Yarından Sonra
Tatile çıktığımızda yanıma yeteri kadar kitap aldığımdan emindim ama bazı kitapları yolda bitirebileceğim hiç aklıma gelmemişti. O yüzden de korktuğum şey başıma geldi ve ben küçük bir şehirde kitapsız kaldım 🙂 Yeni bir kitapçının açıldığını söylediler ve ben mekanı da çok merak edip hızlıca oraya gittim. Üst katı kafe alt
Pes Etmeyen Tavuk
Ben küçükken damda -teras denmez bizim oralarda 🙂 – kümesimiz vardı ve ben sabahları taze yumurtayı oradaki tavuklardan alırdım. Kaç taneydiler hatırlamıyorum ama her gün en az 1 yumurtamız olurdu ve üzerine de benim adım yazılırdı çünkü evin en küçüğü bendim 🙂 Civcivleri, tavukları ve horozları da hep çok sevdim
Viktorya Hayal Kuruyor
Bazı kitapları okuduktan hemen sonra yani hakkında yazı yazana kadar unutuveriyorum. Ama yoo bu kitap öyle değil. Bu kitap tam da sevdiğim türden. Kısacık bir hikâyede kalbe dokunur ama aynı zamanda da macera dolu bir anlatım var. Viktorya’ya duyduğum sempati öyle az buz da değil. Basbayağı kendi çocukluğumdan harika kesitler
Kiraz’ın Şarkıları
İletişim Yayınevi’nin çocuk kitapları serisini gerçekten seviyorum. Kitapların farklı bir tarzı var ve kitaplar beni hemen yakalıyor 🙂 Kiraz’ın Şarkıları da öyle oldu. İlk çıktığından beri okumak istiyordum. Kısacık bir hikayede öyle güzel bir anlatım var ki. Doğumundan kısa süre sonra annesi ölen, babası hayata küsen minik kız ona bakan
Kumkurdu
Ben çocukken; Canım sıkıldığında biriyle buluşmak isteseydim bu kişi Kumkurdu olurdu. Oyun oynamak, zıplamak, hoplamak, yaramazlık yapmak isteseydim gözlerim Kumkurdu’nu arardı. Büyüklerin “dır dır etme” laflarına çok kızıp ayaklarımı yere sert vurarak (ve dudağımı bükerek) kendimi dışarı atsaydım, mutlaka Kumkurdu ile karşılaşmak isterdim. Aklıma bir soru takılsa: “Kuşlar uçtuklarını biliyorlar