Küçük Koşucular
David Almond’un ilk olarak Piranalarla Yüzen Çocuk kitabını okumuştum. Diğer kitaplarını okuma isteği uyandırmıştı ama sıraya hangisini alsam bilememiştim. Dünya Büyülü Bir Yer ile devam ettim ve “İşte bu!” dedim. Hemen arkasından Alevler Arasında kitabını okumak niyetim vardı ama olmadı. Garajdaki Giz kitaplıkta saklandığı yerden çıktı. “Keşke seni bu kadar bekletmeseymişim.” dedim.
Kas Makinesi Muz Makinesi Şaka Makinesi
Ne kadar da uzun bir başlık oldu böyle değil mi? Eh ne yapalım, Alexander Amca’nın (bu kadar tanıdıklıktan sonra bence ona bu şekilde hitap etmeme kızmaz) bu serisini ayırmaya gönlüm razı olmadı. Yıllar önce Günışığı Yayınları’ndan çıkan “Abur Cubur Serisi” kitapları kahkahalar eşliğinde okumuştum. Geçenlerde yine okuduğumda o kadar kahkaha
Dilara Evden Kaçtı
Suzan Geridönmez’i çevirisini yaptığı kitaplardan tanıyor ve çevirilerini çok beğeniyorum. Ancak şimdiye kadar kendi yazdığı kitapları okuma fırsatım olmamıştı. Ben de epeydir merak ettiğim Dilara ile başladım bu seçkiye. İletişim Yayınevi’nden çıkmış olması ve kitapta farklı tarzda resimlerin yer alması bu kitapla başlamamın en önemli sebebi. Bir de ‘merak’ duygusu
Ö.T.E.K.İ.
İlkokulu biraz özel okul biraz da devlet okulunda okuyunca çok çeşitli arkadaşlarım oldu. Özel okuldaki arkadaşlıklar biraz daha mesafeliydi ve benim hafızam o kadar iyi değil, okula 5.5 yaşında başladığımdan tek derdim, matematik dersinin gelmemesi, teneffüse çıkmak ve biraz uyumaktı 🙂 İlkokul 4 ve 5. sınıfı ise curcunanın hiçbir gün
Pes Etmeyen Tavuk
Ben küçükken damda -teras denmez bizim oralarda 🙂 – kümesimiz vardı ve ben sabahları taze yumurtayı oradaki tavuklardan alırdım. Kaç taneydiler hatırlamıyorum ama her gün en az 1 yumurtamız olurdu ve üzerine de benim adım yazılırdı çünkü evin en küçüğü bendim 🙂 Civcivleri, tavukları ve horozları da hep çok sevdim
Kiraz’ın Şarkıları
İletişim Yayınevi’nin çocuk kitapları serisini gerçekten seviyorum. Kitapların farklı bir tarzı var ve kitaplar beni hemen yakalıyor 🙂 Kiraz’ın Şarkıları da öyle oldu. İlk çıktığından beri okumak istiyordum. Kısacık bir hikayede öyle güzel bir anlatım var ki. Doğumundan kısa süre sonra annesi ölen, babası hayata küsen minik kız ona bakan
Güneşten Sarı Baldan Tatlı / Kafrika’nın Gölgeleri
Sanırım ilk defa bir hikayeyi zürafanın gözünden dinledim . Sadece bu özelliği bile yetmişti ilk kitabı sevmeme. Ama ne yazık ki kütüphaneden almıştım ve altını çizemedim hiç. 2. kitap kütüphanemde zaten vardı çünkü ben o kitabın 2. kitap olduğunu bilmiyordum 🙂 Son zamanlarda okuduğum içimi en çok ısıtan hikayeydi diyebilirim. Naz, Beyaz
Demir Adam ve Demir Kadın
Uzun zamandır aklımda olan Demir Adam ve Demir Kadın kitaplarını sonunda okuyabildim. Zihnimde canlanan olay örgüsü ile neredeyse hiç ilgisi yokmuş (arka kapağı özellikle okumadım, kendim fikir yürütmüştüm) öncelikle. “Demir Adam” deyince sizin zihninizde ne canlandı mesela? Ben kitapta bir adet demir adam olacağını ve onun başından geçen bir şey
Miks Maks ve Meks’in Öyküsü
Küçükken başıma gelen bir olay sebebiyle uzun yıllar kedi fobisi ile yaşadım. Üniversitede okurken bu yüzden çok zorlandığımı hatırlıyorum. Herkes çimlere yayılmış keyif sürerken ben tedirgin bir şekilde “Acaba kedi gelir mi?” diye etrafıma bakınırdım. Fobilerin temelinde “hayalimizde canlandırdığımız görüntünün” olduğunu okumuştum bir yerde. Yani aslında çimlerde yanımıza gelen minik
Martıya Uçmayı Öğreten Kedi
Martıya Uçmayı Öğreten Kedi ismi beni gülümsetiyor. Bir kedi var, bir de martı var. Bu kedi martıya uçmayı öğretiyor-muş. Peki, neden? Ama, nasıl? (ya da tam tersi) Kengah, petrole bulandığı denizden, sadece çenesinin altında beyazlık olan kara kedi Zorba’nın yaşadığı evin balkonuna kadar uçmayı başarır. Martıya Uçmayı Öğreten Kedi Tam