Soğuktan Korkmayan Tek Kuş
Adana’da doğup büyüyen birine göre sıcaktan fazla hoşlanmayan bir yapım var. Bana göre en güzel mevsim sonbahar, hele ki Ankaradaysanız. İlkbaharı gerçekten yaşayan ve kıştan çıkıp direk yaz sıcaklarına geçmeyen bir memleket varsa orayı da tercih edebilirim. Ama kış… 2002 yılında Ankara’ya geldiğimde -daha önceden bilmeme rağmen- soğuktan epey etkilenmiştim,
Can ile Zortan’ın Maceraları
Yıldıray Karakiya ile Bir Dolap Kitap sayesinde tanıştık ve yolumuz her seferinde farklı sebeplerle kesişti. Bunlardan kalbimde en çok yer edeni tabii ki Şuşu oldu. 21 Sıradan Şeyin Sıradışı Tarihi ile hiç bilmediğim şeyler öğrendim. Ve ardından Dünyalı Dergi ile her ay yepyeni dünyalara daldım. İşte o ara çocukken okusaydım
Annemin Çocukluğu Nerede?
Okul hayatım ne yazık ki erkenden (5.5 yaş) başladığı ve tüm gün okulda olduğum için doyasıya oyun oynadığım bir dönem geçirdiğimi pek hatırlayamıyorum. İlkokul öncesi döneme ait anılarım hep damda tek başıma oynadığım top oyunları, bisiklet sürme vb üzerine. Evcilik oyunlarımı da hayal meyal hatırlıyorum. Annemin okul programı yoğun olurdu
Arkadaşım Olmak İster Misin?
İlkokulda 3. sınıfa kadar annemin öğretmenlik yaptığı özel okulda okuduktan sonra 4. ve 5. sınıfları evimize yakın olan bir devlet okulunda okudum. Bu “macera”dan aslında başlı başına bir kitap çıkar. 19 kişilik sınıftan 65 kişilik bir sınıfta okumaya, kokulara, bahçedeki çeşmeden su içmek için sıra beklemeye (ki sıra bekleyen sadece
Bayan Kaz ve Çikolatalı Pasta / Bayan Kaz Bale Yapıyor
Bayan Kaz ve onun meşhur çikolatalı pastası ile tanışalı epey oldu. Elif henüz bebekken (şimdi kocaman çocuk, 26 aylık 🙂 gündüzleri uyuduğu 30-40 dakikalık o altın “anne saati” zamanlarında ya kitap okurdum ya da çizim yapmaya çalışırdım. Bazı günler 30+30 uyuduğu olurdu, slingde bile uyusa sorun değil ben yine çalışma
Çiçekli Şiirler
Şiir okumayı çok severim ancak iyi bir şiir okuru sayılmam. Bu durum biraz çelişkili dursa da aslında şöyle açıklayabilirim. Bir şiir kitabını başından sonuna kadar tek solukta oku(ya)mam. Ara veririm, arada başka metinler okurum ama illa o kitaba dönerim tabii sevdiysem. Üniversite yıllarım boyunca neredeyse yastığım altında dururdu Tim Burton’ın
Bay Mucittaş ve Ailesi
Şapkada Eriyen Bay Karp hakkındaki yazımın üzerinden bir aydan fazla zaman geçmiş. Bu sürede biraz daha yetişkin kitaplarına yöneldim biraz da hastane işleri ile uğraştım ama aklım hep çocuk edebiyatı ve tatlı kütüphanemde kaldı. Bana instagramdan “kütüphaneniz nerede?” diye sorulduğunda hem içim burkuluyor hem de sanki gerçekten böyle bir yer
Isaac Newton
Kitaptan bahsetmeye geçmeden önce uzun uzun matematik-fizik-kimya dersleriyle olan ilişkimi anlatasım var. Ama yok kendimi tutacağım ve sadece özet geçeceğim. İlkokulda yani matematikle tanıştığım o ilk zamanlara dönecek olsak kafası epey karışmış bir Esra görürüz. Hayal bulutlarının üzerinde süzülürken çarpım tablosunu ezberleyemiyor olmam bence çok normaldi. (hala da bilemem 🙂
Sevgili Bill
Mektup arkadaşlığı çok özeldir. Günümüzün iletişim şekli olan “mail” ve “whatsup” yazışmalarından bir hayli farklıdır. İlk mektubumu anneme yazdığımı (içeriği çok da iyi değildi) hatırlıyorum ve onun bu mektubu hala sakladığını da biliyorum. Ondan sonra sınıf arkadaşlarım, oyun arkadaşlarım, yurtta oda arkadaşlarım “mektup arkadaşım” oldu. Yazarken kendimi çok daha iyi
Ferdinand
Yapı olarak sakin biriyim ve kavga etmeyi hiç sevmem. Beceremem de. Kavga edebilmek bence ayrı bir ‘marifet’. Bazen toplu taşıma araçlarında, işyerinde ya da sokakta denk geliyorum. Genel olarak hoş görü ve empatiye pek yatkın olmadığımız için saman alevinden parlayacak bir yapısı var sanki toplumumuzun. Soğukkanlı olmak pek bize göre