Ayıcık Ernest ile Farecik Celestine’in Romanı

Bu romanın 2012 yılında yayımlandığını duyduğumda şaşırdım. Konusu nedense bana eski yıllarda yazılmış bir hikayeyi canlandırmıştı. Tabii bunda ‘edebiyat tarihinde bir ilk‘ çalışma yapılmış olmasının da payı var. ‘İlk’ olduğuna göre eskiden yapılmıştır herhalde 🙂
Ayıcık Ernest ile Farecik Celestine’in Romanı ‘nı tek bir kişiden dinlemiyoruz. İşin içine biraz Ernest biraz da Celestine katılıyor. Buraya kadar her şey normal ancak ‘yazar’ ve ‘okur’ da hikayeye eklenince değişik bir kurgu ortaya çıkmış. İşin aslı bu hikaye tam da bu şekilde anlatılabilirmiş. ‘Okur’ olarak arada olaya müdahale etmek ve ‘hadi ama çatlayacağım burada Ernest, devam et anlatmaya’ demek çok eğlenceliydi.

Önyargılar aşılarak kurulmuş bir arkadaşlığın hikayesini okumadan önce biraz düşünelim.
Bir ayı ve bir fare nasıl arkadaş olabilir?
Daha doğrusu yolları nerede kesişmiş olabilir?
İpucu vereyim, yiyeceklerle ilgili bir yerde…
Celestine’e göre Ernest onu yemeye çalışmıştı, oysa Ernest’e göre o sadece uykusuz ve açtı ama asla sırt çantalı bir fareyi canlı canlı yemezdi.
Tanışma hikayelerinde bile bir ortaklık olmayan bu ikiliyi daha rahat tanıyabilmemizi sağlayan ‘yazar’ a bu açıdan teşekkür borçluyuz.

blank

Güzel bir başlangıç olmadı belki ama Ernest ve Celestine sonrasında harika dost oldular. Tabii arada kaçma, yakalanma, yargılanma, biraz yanma ve bolca cesaret içeren bir hikayenin olduğunu söylemeden geçmeyeyim. Kitabın kendisinden bahsediyorum elbette 🙂
Olay örgüsüne çok da takılmadan bir fare ve bir ayının nasıl arkadaş olabileceği üzerine düşünmeye devam etmek istiyorum.
Klasik düşünecek olursam, işin içine önce insanları katarım. Ormanlık bir alan olur etrafta, insanlar ayılardan korkar ancak onlara ‘sevimli ayıcıklar’ demeye devam ederler, evin içinde fare de olur, ondan da korkarlar hatta süpürgeleri ile fareyi kovalarlar. Tam o sırada fare ve ayı göz göze gelir ve ikisinde de “bıktık yahu şu insanoğlundan” bakışı vardır 🙂

Daniel Pennac’ın hikayesinde ise ‘insan’ ögesi yok, yazar ve okur haricinde ki onların da ‘insan’ olduğundan bahsedilmemiş.
Kısacası iki dünya var bu hikayede. Yukarıda ayılar aşağıda da fareler yaşıyor. Birbirlerinin dünyasına girmeleri yasak ancak beyaz sırt çantalı farelerin ayıların dünyasına mecburi ziyaretleri oluyor. Beyaz sırt çantasında ne ola ki derseniz kitabı okuyun. Ben ‘okur’ olarak bunu meraktan çatlamadan öğrenebildiysem sizin de azıcık merak etmenizde sakınca yok bence 🙂

blank

Ayıcık Ernest ile Farecik Celestine’in çoğu zaman gülümseten dostluğunu okurken ‘farklı’ olmak üzerine düşündüm en çok.
Beyaz sırt çantalı bir fare olmanız harika resimler yapmanızı engellemez öyle değil mi?
Sizden beklenen bu resimler olmasa bile!
Yine ‘beyaz sırt çantası’ dedim sanırım. Ne yapayım elimde değil, tüm hikaye burada başlıyor aslında. Ben de buraya sadece ‘okur’ olarak görevimi tamamlamaya geldim.
Okudum, eğlendim, sevdim demeye.
Gerisi size kalmış 🙂

“Beni yargılıyorsunuz çünkü Celestine’le dünyanın en iyi arkadaşıyız! İşte bu nedenle yargılıyorsunuz! Ayılar ile fareler arkadaş olamaz! İhanettir! Korkunç bir suçtur! Her zaman ayılar yukarıda, fareler aşağıda olmuştur! Kime isterseniz sorun! İşte bu nedenle yargılıyorsunuz! Sizin yargıladığınız, Ernest ile Celestine’in dostluğudur!”

*Kitaptaki çizimler Gabrielle Vincent’in kahramanlarından uyarlanmış.

Ayıcık Ernest ile Farecik Célestine’in Romanı
Yazan: Daniel Pennac
Çeviren: Füsun Önen
Yaş grubu: 9 +
Yapı Kredi Yayınları, 2014, 204 sayfa, karton kapak

lokumcocuk

0 Yorum

Yorum gözükmüyor

Şu anda yorum yok, bu yazı için ilk yorumu sen yapabilirsin!

Yorum yapabilirsin

<