Elifle Kitap Okuma -1-

Elif’ten önce bir bebeğe ne zaman kitap okunur, nasıl okumalı, ne yapmalı hiç bilmiyordum. Çocuk kitaplarını sadece kendim için okuyordum. Okul öncesi kitapları okurken hayallere dalıyordum ve okumaktan büyük zevk alıyordum. Hele ki o çizimleri… İnsanlar ne kadar güzel bakıyor/düşünüyor diyordum. Şimdi de öyle düşünüyorum elbette ama Elif’e kitap okurken bir müddet sonra fark ettim ki aslında Elifle beraber okuyoruz kitapları.
Etrafında her zaman kitaplar oluyordu daha minikken. Şimdilerde de kitaplığına tırmanıyor 🙂 üst katına da kendisinin erişebileceği yükseklikte iki katlı minik bir kitaplık aldık odasına, duvara da tabii ki monteledik. Şu ara en büyük zevki alt raftakileri bana vermek, üst raftakileri de tek tek aşağı indirmek ve bunu yaparken eğlenmek 🙂 sonra da oturup birlikte kitapları karıştırıyoruz.

Lakin Elif her zaman -doğal olarak- durduğu yerde durmuyor. “Aman ya anne şimdi de kitabın sırası mı” modundaysa genelde ısrar etmiyorum. Ama bazen benim kitap okuyasım oluyor. ben de “sen takıl, ben sesli okuyacağım bu kitabı” diyorum. Eğer yumuşak bir kıvamındaysa kucağıma oturtuyorum ve çok uzun olmayan, bol resimli bir hikayeyi baştan sona canlandırarak okuyorum. Bazen de kitabını alıp yanıma geliyor ve önüme koyup “ah” diyor. “Aç ve oku” demek bu 🙂 Favori kitapları bile var. Onları da başka bir yazıda paylaşayım.
Arada düşünüyorum da acaba Elif kitaba olan ilgisinden çok benim yerde yuvarlanan, koşan, zıplayan halimle mi ilgileniyor? Anneme sorsanız benim müthiş bir tiyatro yeteneğim var. Bilmiyor ki bu yeteneğimi-varsa yani- Elif’in koliği sırasında kazandım. Arabada onu oyalamak için yaptığım animatörlüğün haddi hesabı yoktu ki 🙂 Şimdilerde de durum pek farklı değil, Elif açık ve net ki arabada olmayı sevmiyor. Mama sandalyesinde boş oturmayı da sevmiyor. Oturduysa önüne hemen yemek gelecek, doyduysa hemen kalkacak, 2 dakikası bile kıymetli kızımın. Sandalyede oturup vaktini mi harcasın etrafta gezinip keşfe çıkmak varken. Bak şimdi :)) Dolayısıyla Ali Baba’nın Çiftliğindeki tümmm hayvanlara sevgilerimi gönderiyorum çünkü Elif sadece o şarkıyla dikkatini uzun tutabiliyor. Yakında “mö” derse şaşırmayacağız yani. Bir de ses vermeyen hayvanlar var; onları sevmiyorum. Örümcek mesela ya da salyangoz. Hani çiftlik ya tüm hayvanlar var tabii 🙂
Kısacası son 10 ayda içimdeki gizil gücü, “canlandırma” yeteneğimi keşfettim. Bu da kitaplara yansıdı. Şu an kendi okuduğum kitapları da efekt vermeden okuyamıyorum, o kötü oldu :))
Elif’i mutlaka kitabın içine katıyorum. “Banyo” yapılıyorsa kafasına şampuan sürüyorum gibi mıncırıyorum onu. Kucaklamamız gerektiğinde “canıım canıııım” diye birbirimize sarılıyoruz. Yani ben sarılıyorum, Elif de önceleri “ne yapıyorsun deli kadın” bakışı atıyordu, şimdilerde alıştı. geçenlerde sırtıma pışpış bile yaptı 🙂
Dışarıda yürüyüşe gittiğimizde de yanımda mutlaka bir kitap oluyor. 1-2 sayfa bile olsa bir şeyler okuyorum.
Kısacası Elif gün içerisinde oyun zamanı, uyku zamanı, yürüyüş zamanı diye düşünecek olursak ortalama 4-5 sefer kitapla haşır neşir oluyor. Bunların dışında keyfi iyi, oyuncaklarıyla kendisi oynuyorsa yüksek sesle kendi okuduğum kitabı okuyorum.
Tüm bunları tek ve yegane bir amaç için yapıyorum: kitap okuyabilmek (kendime)
Yani Elif bu kitap oku(n)ma kısmında yardımcı karakter de haberi yok.
Şuşu’yu okurken “”Bugün Şuşu’nun doğumgünüymüüüüüş” dediğimde hala “yaşasııın” nidasıyla kollarını kaldırıyor 🙂
Tüm çocuklara kitap okunmalı mı? Ne zaman ve ne tür kitaplar okunmalı? Bilmiyorum. Ben sadece içimden geldiği gibi davranıyorum.
lokumcocuk

0 Yorum

Yorum gözükmüyor

Şu anda yorum yok, bu yazı için ilk yorumu sen yapabilirsin!

Yorum yapabilirsin

<