Anne Baba Sihri / Hedvig Montgomery

Öncesi

Elif doğmadan önce büyük bir hevesle okuyup Elif doğduktan sonra uygulamaya başlayacağım kitapları, hiç de gerçeği yansıtmadıkları idrakine vardığım an teker teker elimden çıkarmaya başladım. Hatta bazılarına öyle sinir olmuştum ki, bana fayda verecekleri yerde beni yanlış yönlendirdikleri için ebeveyn yoluma zarar verdiklerini düşünmeye başlamıştım. Çok uzun bir süre de uzak durdum hepsinden. Okumaya başladığım çoğu kitaptan da sıkıldım açıkçası ve bana yeni bir şey söylediklerine inanmadım. Hele ki adım adım giden kitaplardan gerçekten uzak durduğumu söylememe bile gerek yok sanırım. Ankara’dayken merak ettiğim kitapları kitapçıda inceler, eleme yapar ve sipariş vereceğim zaman pek de hayal kırıklığı veya tam tersi şaşkınlık yaşamazdım. Şimdi ise Fethiye’de merak ettiğim kitaplara ulaşma imkanım olmadığından gücüm yettiğince birçoğunu almaya çalışıyorum. (Bu kadar çok kitap alışverişi yapınca maddi yönden refah içinde olduğunuz hatta o refahta yüzdüğünüz sanılıyor. Buna gerçekten gülüyorum, çünkü sadece önceliklerimi ve isteklerimi gündemin/medyanın yönlendirmesine izin vermeden yapıyorum,o kadar 🙂 “Anne Baba Sihri” kitabını da çıktığı günden beri görüyor ancak kesinlikle merak etmiyordum. Hele ki “iyi ebeveyn olmak” için değil yedi, iki adım atmaya bile gücüm ve hevesim yoktu. Ebeveyn kitapları okumaya meraklı bir arkadaşıma yılbaşı hediyesi olarak aldığım kitaba, hediye etmeden önce göz ucuyla bakarken bir de baktım kitabı sahiden okuyorum.

İhtiyacım Olan Ne?

Ebeveyn yolculuğunda bence temel sorulardan biri bu: ihtiyacım olan ne? Dinlemek, dinlenmek (her iki anlamda da), uzaklaşmak, yakınlaşmak, nefes almak, nefes vermek… Her ailenin dinamiği kendine özgü iken tek bir doğrudan bahsetmek pek mümkün görünmüyor. Dolayısıyla benim kaçırdığım nokta, okuduğum kitaplardaki bilgileri tek doğru kabul edip uygulamaya çalışmak ve olmadığında da suçu onlarda aramak olmuştu. Bu dediğim yaklaşık 5 sene öncesiydi. Araya kocaman bir boşluk alabiliriz çünkü neredeyse hiç ebeveyn kitabı okumadım. Oysa “Anne Baba Sihri”ni okuyunca fark ettim ki, “doğru yol” arayışında olmadan okuduğumda benim için hem daha akılda kalıcı oluyor hem de yoluma ışık tutuyor.

Gelelim Sihirli Adımlara

Yazar Hedvig Montgomery, ülkesi İsveç’te tanınmış ve sevilen bir psikologmuş ve uzun yıllardır aile terapistliği yapıyormuş. Ve bu kitap da Montgomery’nin bu tecrübelerinin birikiminden ortaya çıkmış. Kültürel farklılıklar elbette ki vardır ancak ebeveyn olma halleri (yaşanan olumlu ve olumsuz duygular dahil) oldukça evrensel.

  1. Duygusal Bağ
  2. Yoğun Duyguların Üstesinden Gelmek
  3. Çocukları Serbest Bırakın!
  4. Her Şey Kötüye Gittiğinde Ne Yapmalı?
  5. İlişkinizi (Ve Ailenizi) Koruyun
  6. Sınırlar ve Sonuçlar
  7. Kendi Davranış Kalıplarınızı Tanımaya Çalışın

Yukarıdaki yedi madde kitapta  -ne tekrara düşecek kadar uzun ne de soru işareti bıraktıracak kadar kısa- bölüm bölüm detaylı bir şekilde anlatılmış. Sanırım beni en çok etkileyen maddeler bir, beş ve yedinci maddeler oldu. Duygusal bağ, bir yerde okuyarak değil tamamen annelik içgüdüleriyle hareket ettiğimde oluşan bir motivasyon kaynağıydı benim için. Bunun son zamanlarda zayıflaması sanırım işlerimizin yoğun geçmesi sonucu hayati fonksiyonlara yönelmemizden kaynaklandı. (Uyku gibi) Elif’in öğretmeninden “Annemin iş yeri işleri çok yoğun. Bizimle pek ilgilenemiyor ama sorun değil.” demiş olması önemli bir sinyaldi benim için.

Kritik Beşinci Madde

Bu maddenin yani anne-baba arasındaki ilişkiyi korumanın tüm aileler için önemli olduğunu düşünüyorum. Kaçımız bunun farkında ve bunun için bir şey yapabiliyor, ondan emin değilim. Aileleriyle aynı şehirde oturup canı istediğinde çocukları onlara bırakabilen ebeveynleri bu gruba alamıyorum kusura bakmayın. Ve bu ailelerin yakınmalarına karşı da duyarsızım, öyle de net 🙂 Biz de birçok arkadaşımız gibi ailelerden uzakta bir yaşam sürüyor ve hemen her şeyi çocuklarla beraber yapıyoruz. Çarşı, pazar, hastane, postane gibi. Baş başa bir yere gitmek sanırım çok uzun zamandır unuttuğumuz bir şey. Nadiren bir öğlen denk gelirsek de yemek yiyip yine çocuklardan bahsediyoruz. Sanırım bizi bu maddeden en çok uzaklaştıran şey, yıllardır oturtamadığımız uyku düzeni. Buraya uzunca yazıp tekrara düşmeyeyim ancak yazar Hedvig Montgomery de ebeveyn sürecinde en zor olan şeyin uykusuz kalmak olduğunu söylemiş. Sırf bu sebeple bile sevdim kendisini, sonunda biri bizi anladı! Dışarıdan bakıp (aile dinamiğini bilmeden) “Çocuk dediğin 9’da uyumuş olur, nasıl beceremiyorsunuz?” laflarından ve “E ne var uykusuzluğa alışamadınız mı 6 yıldır?” serzenişlerinden ikimiz de bıktık. Sanki normal insanlar gibi uyumaya hakkımız yokmuş gibi hissetmeye başladık o ayrı 🙂

“Uyku düzeni ailenin ritmi, hayatınızın ritmi ve çocuğunuzun çeşitli evrelerde karşılaştığı sorunları çözmekte ona yardımcı olmanızla yakından ilişkilidir.”

Bu kitabın aslında bana en büyük faydası, bana önyargılarımı göstermek yönüyle ayna tutması, yeni ebeveyn kitapları okumaya yeşil ışık yakması ve Elifle girdiğimiz yolda bana yanlışlarımı göstermesi oldu. Duygularla bağ kurmak ve anladığını göstermek/ o duygudan çıkması için yardım etmek, zorlandığım konulardan biriydi. Öfke, inat, ağıt krizlerinden öyle bezmiş bir halim var ki, yaşadığı krizlerden kendisinin çıkması için ona alan bırakmanın ikimize daha iyi geleceğini düşünüyordum. Sanırım pek de öyle değilmiş. Son günlerde bunun tam tersini yapmaya başladım ve anlaşılmanın ve o duygudan çıkması için Elif’e yardım etmenin fena bir fikir olmadığını gördüm.

“Zor durumda olduğunun belirtilerini gösteren çocuğun ebeveyni ile ilişki kumaya ihtiyacı vardır.”

Yedinci Madde: Annem Gibi (Asla) Olmayacağım!

Annemizle ilişkimiz bence kaba hatlarıyla anne olmadan öncesi ve anne olduktan sonrası olarak ayrılıyor. Ve Montgomery’nin üzerinde durduğu konu, “Verdiğiniz otomatik tepkileri fark edin!” ile birebir örtüşüyor. Bazen düşünmeden verdiğim cevaplarda içimde sıkışıp kalmış annemi görüyorum. Onu bastırmaya çalışmayıp bana ne demek istediğini anlamaya çalışmak, ilerisi için ve hepimiz adına iyi bir adım gibi görünüyor.

Kitaptan

“Güven inşası, emek isteyen bir süreçtir ama çocuk dünyanın güvenilir bir yer olduğunu keşfettikçe içinde yol alması da kolaylaşır.”

“Çocuğunuza duygularını tanımayı öğretmek, ona hayat boyu vereceğiniz en güzel armağandır.”

En Çok Aklımda Kalan

Ebeveyn kitaplarına aşina olanlar için bu kitabın yeni bir şey söylediğini veya bu kitabı okuyanların benim etkilendiğim kadar kitaptan etkilenebileceklerini söyleyemem. O yüzden buraya kitaptan bilgiler eklemenin yanısıra kendi ebeveyn yolculuğumdan detaylıca bahsettim. Benzerlikler mutlaka vardır ancak farklar da göz ardı edilemez.

Bu kitabın açtığı yol ve bana fısıldadığı cümleler şunlar oldu:

– Ebeveyn kitabı okumaya açık ol. Hepsini uygulaman gerekmiyor.
– Kardeş çatışmaları konusunda okumalara da fırsat ver.
– O ilk sert tepkiyi vermeden önce (öfke krizlerinde) içinden üçe ya da beşe kadar saymayı hatırla. Nefes alıp vermek de iyi olur.
– Haftanın bir günü sen bir günü de eşin evden çıkın, istediğinizi yapın. Beraber yapma imkanınız yoksa şimdilik tek yapın. Bu da bir adım. (Haftaya başlıyoruz bakalım, şimdiden heyecanlıyım 🙂
-Evdeki kurallar konusunda ortak kararlar almak ve bazı maddeleri netleştirmek hepimize iyi gelecek.
-Kötü/yanlış bir şey yaptığında da kendine şefkat göster.”Bundan sonra ne yapabilirim?”sorusunu hatırla.

 

Anne Baba Sihri
Yazan: Hedvig Montgomery
Türkçeleştiren: Banu Gürsaler Syvertsen
DomingoYayınları,2019,197sayfa

* Konuk yazar Nurgül’ün “Çocuğun Duygusal Dünyası” kitabı hakkındaki yorum yazısını da okumak isteyebilirsiniz.

lokumcocuk

0 Yorum

Yorum gözükmüyor

Şu anda yorum yok, bu yazı için ilk yorumu sen yapabilirsin!

Yorum yapabilirsin

<