Sen Olsan, Ne Yapardın?

Akşam üzeri çocuklarla mahallede yürüyüş yaparken, daha doğrusu biri scooter sürer diğeri bisiklete biner ve ben de onlara yürüyerek eşlik ederken gözüme çarpan bazı köşelerin fotoğrafını çektim. Mahallemiz bu anlamda benim için bir cennet, birisi çıkıp beni kovalamazsa bahçelere hayran hayran bakmaya ve detayları fotoğraflamaya devam ederim. Hoş, kovalasa da devam edecekmişim gibi bir his var içimde.

Fotoğrafı çektikten sonra -ki burası dar bir sokağın pek kimsenin geçmediği bir kısmı- buranın “ne olabileceği” üzerine biraz düşünmek istedim ama iki farklı “Anneee” sesiyle sarsılınca düşünme fırsatı bulamadım ama instagram hesabımdan “Burası sizin olsa buraya ne yapardınız?” diye sordum.

Cevaplar:

-Duvarı beyaza boyar, sebze resimleri çizerdim, tuğlaları yükseltilmiş yatak yapar toprağı besleyip mevsimlik yeşilliğimi sebzemi yetiştirirdim.

-Küçük botanik bahçe yapardım.

-Kitapçı.

-Açık hava kütüphanesi

-Film gecesi

-Fastbook

-Oturmalı bahçe

-Renk renk çiçekler ve meyve ağaçları dikerdim.

-Paravan açılıyor oyunu oynardım.

-Duvarları boyar, küçük tabureler koyardım, dinlenme noktası.

-Eskiden olsa gül derdim ama şimdi çim bir alan ve kum bırakırdım, çocuklarım oynasın diye

-Çocuklara tiyatro yapardım.

– Çardak yapardım, altına da kitap okuyup kahve içmek için minder.

-Reading nook / okuma köşesi

-Bahçe

-Çocuklar için kitap okuma ve oynama alanı

Burası, herhangi bir dükkan/satış yeri olabilecek konumda olmadığından -etraftaki tavuklar en büyük müşterisi olurdu- “çocuklara tiyatro” yazan cevapla ilintili olarak mahalledeki çocuklar için bir alan yaratma fikri doğdu bende de. Görseldeki yer kime ait gerçekten bilmiyorum, sadece düşünmek ve hayal kurmak kısmı hoşuma gidiyor.

İşin aslı böyle bir yer olacaksa içinde neden bir Momo olmasın sorusu da aklımı kurcaladı. Diğer taraftan, tiyatroya ilgim olsa mahalledeki çocuklara bir oyun sahneleme fikri canlanırdı belki de. İşin aslı tam olarak “ne” olacağını bilemesem de ortak yaşam / paylaşım için bir minik durak da olabilir.

İlla tek bir şey olması gerekmez ayrıca. Yazın tiyatro için düzenlenir ve soğuk zamanlarda  üzeri örtülüp minderli, kitaplı bir mekana çevrilebilir.

Kütüphane Fikri Mi O?

Açık hava kütüphanesi de benim yine sevdiğim fikirlerden biri oldu. Bundan 4 sene önce Ankara’da bir apartmanda yaşarken ve günde iki saatimiz trafikte geçerken apartman girişine bir masa atıp seyyar kütüphane açma fikri oluşmuştu bende. Kapının girişi çok soğuktu, minik bir soba bana yeter miydi, ciddi ciddi bunları hesapladım. Elif 2-3 yaş civarındaydı ve uykusuzluğumuzun tavan yaptığı zamanlardı. (Hayatımın son sekiz senesinin hangi anında tam bir uyku çektiğimi cidden anımsamıyorum.) Apartmanda çok -gerçekten çok- çocuk vardı ve ben giden kitaplarımın arkasından endişelenmeye başlamıştım. Baskısı olmayan ve çok sevdiğiniz kitapları ödünç vermek nasıl bir dürtü, bilmiyorum.

Pandemi öncesi olsa belki sadece buraya bakıp geçerdim ancak şu ara -benim için itiraf etmesi pek kolay değil ama- gerçek anlamda yüz yüze görüşmeyi, toplanmayı, konuşurken karşımdakine dokunmayı, gülüşünü hissetmeyi, sıcak kahve verdiğinde elimi tedirgin uzatmayı, ayrılırken sarılmayı, hediyesini postaya değil eline vermeyi özlemişim.

Burası bir vesile oldu, konuşup anlatasım dolmuş içimde.

Sahi sormayı unuttum, siz ne yapardınız burası sizin olsa?

lokumcocuk

0 Yorum

Yorum gözükmüyor

Şu anda yorum yok, bu yazı için ilk yorumu sen yapabilirsin!

Yorum yapabilirsin

<