Baskısı Olmayan Çocuk Kitapları
“Bu kitabın baskısı olmadığını nereden bildin?” sorusunu sıklıkla duyarım. Konu, özellikle de baskısı olmayan çocuk kitapları ise kafamda belirlediğim ve unutkanlığım ile tezat oluşturan bir liste / göz aşinalığı mutlaka oluyor. Blogda veya instagram adresimde görüp “Kitap çok güzel görünüyor ama baskısı bitmiş, bulamıyoruz!” denilen kitapları da not etmeye çalışıyorum.
Fareler ve İnsanlar
Üniversite ikinci sınıftayken, ilk sene derslerim kötü olduğu için kaldığım yurttan ayrılmam gerekti, Cebeci’den Dışkapı’daki yurda sürülmüşüm. İlk başta uzaklıktan dolayı çok mutsuzdum ama orada geçirdiğim bir sene bana çok şey kattı. Arkadaşlarımın neredeyse tamamı veterinerlik okuyordu ve ben “iletişim” okurken onlar birçok hayvanın kemiklerinin Latince adlarıyla cebelleşiyorlardı ve bu
Bugün Burada Yarın Orada
Kitabı ilk gördüğümde ve başlığı yazarken “Sonraki gün nerede?” diye bir ekleme yapmak istedim. Bugün burada yarın orada olan benim hikayem çünkü. Şimdilik, önümde ‘sonraki gün’ diye bir şey yok. Biraz,önceki günlerden bahsedecek olursam -ki bahsetmemek hem bugüne hem de yarına haksızlık olur- öncelikle gözünüzde arasından dar sokakların geçtiği, eski
Limon Kütüphanesi / Jo Cotterill
Jo Cotterill’in Limon Kütüphanesi kitabını ismi, kapağı ve konusu sebebiyle uzun zamandır okumak için listemde bekletiyordum. Geçen hafta ben de sonunda kütüphaneye giriş yaptım. Arkadaşlık ne zaman başlar? Hayatınıza birini almaya hiç ihtiyaç duymadığınızı düşündüğünüz bir an gelip sizin kapınızı çalabilir mi? “Evde yokum” diye seslenirken bu ironiye gülersiniz ancak ısrarla
Canavarın Çağrısı / Patrick Ness
İlk defa bir kitap hakkında yazacağım yorum yazısına kitabı bitirmeden başlıyorum. Çünkü şu an hissettiğim şey tam da bu. Yazmak. Aslında biraz koşmak da fena olmazdı. Yazı bitince de muhtemelen koşmak için çıkarım.İlk okul dördüncü sınıftayım. Belki de beşinci. İkisi arasında derin farklar yok hatıralarımda. İkisi için de okul dışı
Son Yelkovan
Son Yelkovan kitabı ve Dilge Güney ile mini söyleşimiz: “Kalbini kötülük yönetmiyorsa yolundan şüphe etme.Kapat gözlerini, dileğinin gerçekleşmesini bekle.” Kitapta karşılaştığım bu cümlenin benim için de bir anahtar olabileceğini düşünmeden not ettim defterime. Gözlerimi kapattım ve dileğimin gerçekleşmesini bekledim, kalbimi kötülük yönetmiyordu (umarım) ama şüpheler bolca kurcalıyordu beni. Derken uzaktan
Marie Curie Ve Atomların Sırrı
Biyografi okumayı sever misiniz? Ben bayılırım.Fizik kimya gibi dersleri sever miydiniz? Ben nefret ederdim.Peki Marie Curie’nin özyaşam hikayesini okumak için neden bu kadar heyecanlandım? Yaptığı işin ne olduğunu “tam olarak” anlayamamış olsam da sanki bir macera romanı okur gibi soluksuz okudum. Daha önce de Marie Curie’nin biyografilerini okumuştum ama hiçbirini
Savaşın Son Kışı
Savaştan gerçek anlamda hoşlanmayan biri için konusu “savaş” olan veya savaşlarda geçen kitaplara ayrı bir zaafım var. Ortaokuldayken ne olmak istediğim sorulduğunda “savaş muhabiri” derdim, sanırım bu fazlasıyla Coşkun Aral’ın Haberci’sini izlememden kaynaklanıyordu ama sonra kendisiyle tanışıp yüzünde savaşın o gerçek izlerini gördüğümde silkelendiğimi hatırlıyorum. Dolayısıyla Türkçeye çevrilmiş birçok kitaba
Karda Birdoksan
Yıllar önce Devlet Tiyatrosu’nda “Karlar Kraliçesi”isimli çocuk oyununa gitmiştim. Oyundaki tek çocuksuz yetişkin bendim. En arka sıraya oturmuş, çocuklarıyla ilgilenen ebeveynlere bakarken oyundan pek keyif almadıklarını görüp şaşırmıştım. Oysa çocuklar ne çok eğleniyordu. Elife hamile olduğumu öğrenir öğrenmez de alıp yüksek sesle okuduğum ilk hikaye Andersen’den Karlar Kraliçesi olmuştu. Onu
Bir Oğul
2017’de okuduğum son kitabın, 2018’de bloga yazdığım ilk kitap olacağını düşünmemiştim. Kitap her ne kadar tüm okumam boyunca bende “mutlaka yazmalıyım” duygusu uyandırsa da vaktim olacağı aklıma gelmemişti. Neyse arada derede vakit yarattım ve Kerem ağlayana kadar şimdilik buradayım 🙂 (Öncesini bilmeyenler için not düşeyim, 20 gün önce doğum yaptım