Kurda Kuşa Aşa
Şiirsel Taş‘ın yazıp Zeynep Özatalay‘ın resimlediği Kurda Kuşa Aşa kitabı “Kim takılır peşine eksik bir bilmecenin?” sorusuyla başlıyor ve biz tatlı bir kızın peşinden yollara düşüyoruz. Ninesinin gözü gibi baktığı koyunlarından kırktığı yünü eğirip, kök boyasına düş boyası katıp renk verdiği hırkası ve onun ceplerinden çıkanlara hikâye boyu hem şaşırıyor hem de onlarla karnımızı doyuruyoruz. Hırkanın sırrı belli:
“Gözümün nuru koyunların yünü
kuzumun sırtına hırka olsun;
ayazda sıcak
sıcakta serin tutsun.”
“Aç ayı oynar mı? / Oynamaz.” lafını doğrular bir ayı yavrusu çıkıyor ilk olarak karşımıza. Bir bilmeceyle şaşırtıyoruz onu önce:
“Küçücük kırmızı bir ev,
ne kapısı var ne penceresi.
İçinde yıldızdan yatak,
yatakta beş küçük yavru var.”
Kendisine fısıldanan bilmeceyle birlikte mührü açıp petek gözünden çıkan yavru arılara bilmecenin cevabını asla söylemeyen bir arının haklı gerekçesi var: “Sadece bilmeceyi fısıldarız ki yavru yanıtı düşüne düşüne büyüsün. Peteğin özü bal mumu, bal mumunun özü bal, balınki nektar; balın her zerresinde sır ve sihir var.”
Devran Dede
Devran Dede’ye ulaşabilmesi için ona yol gösteren keçinin – bu tam doğru değil aslında- yediği ot ile ebruli hırkalı kızın diyaloguna da çok güldüm. Hikâyenin ara ara nerede başlayıp nerede bittiğini kaçırdım. İpin ucunu yakalamam gerekmediğini görünce de rahatladım. Hatta bir ceviz ağacının altında uyuyakaldım ve gördüğüm rüyanın etkisiyle ceplerimi karıştırdım. Karşıma çıkan eldivenin üzerinde yazan bilmeceye şaşırdım ve kitap bittiğinde “Ah keşke bitmeseydi” diye hayıflandım.
Şiirsel Taş‘ın kitabın sonunda yazdığı teşekkür notunu okuyunca çok duygulandım, ayazda sıcak sıcakta serin tutacak bir anne yeleğim yok ama belki ben Elif’e bunu örmeyi öğrenebilirim. Çevirisini veya editörlüğünü yaptığı kitapları da yakından takip etmeye çalıştığım bir isim, Şiirsel Taş. Dil hakimiyetine ve yazdığı hikâyelerdeki ustalığa gerçekten hayranım. Eserlerini burada paylaştığım zaman tam aktaramamak endişesini hep taşıyorum içimde.
Zeynep Özatalay‘ın kızın yolculuğunu resmettiği sahnelerin enerjisi öyle yüksek ki sayfayı çevirdiğimde geri dönüp “Hırka ve kız hâlâ dans ediyor mu?” diye göz ucuyla bakasım geldi.
Bir kitap size yeni bir kapı açabiliyorsa hikâyesi sizi heyecanlandırıyorsa karakterleri ile kahvaltıda buluşmak istiyorsanız kitap bittiğinde sahiden üzülüyorsunuz. Sonra benzer tatlar peşinde koşuyor ve bir keçinin ot peşinden uçurum kenarında gezdiği gibi tehlikeli sularda da gezebiliyorsunuz, bu da tadından yenmiyor.
“Topladığım yemişleri, meyveleri doldurdum ceplerime. Yemişi veren çalıya, meyveyi veren ağaca; onları besleyen toprağa, sulayan yağmura, büyüten güneşe; çiçeğini tozlaştıran börtü böceğe, rüzgâra; tohumlarını taşıyan kuşlara teşekkür ettim.”
Halkbilimci ve yazar Naki Tezel‘in derlediği bilmeceler olmasaydı bu kitap da olmazdı diye yazmış Şiirsel Taş ve bu kitabın ardından Naki Tezel’in “Türk Halk Bilmeceleri” kitabını sipariş verdim.
Bu kitaplar da ilginizi çekebilir:
–Sekoyana’nın Kapıları
– Balaban
Kurda Kuşa Aşa
Yazan: Şiirsel Taş
Resimleyen: Zeynep Özatalay
Doğan Egmont Yayınları, 2021, 9+
0 Yorum
Yorum gözükmüyor
Şu anda yorum yok, bu yazı için ilk yorumu sen yapabilirsin!