Söyleşi: Mustafa Kemal Yılmaz
Bir dönem blogda sıklıkla yazar söyleşileri yapıyordum. Epeydir bu alanda yapmak istediklerim birikti ancak tam olarak içime sinmeyince de devam etme motivasyonum düşmüştü. (Geçen gün yaptığımız mini söyleşi bir başlangıç olmuştu.) Derken bir gün karşıma üç harika kitap çıktı. Harika olmalarının en önemli sebebi de özgün olmaları. Türkçe çocuk edebiyatında
Konuk Yazar: Gamze Özen İrez / Belki
Kobi Yamada ile “Bir Fikirle Ne Yaparsın?” kitabıyla tanışmıştım ancak neden bilmiyorum yayımlanan diğer kitaplarını almamıştım. Ta ki “Belki” yi görene dek. Kapağından mı yoksa adının belirsiz cazibesinden mi bilmiyorum, çıkar çıkmaz aldım okudum sevdim. Bloga yazacaklarım köşesine kaldırdım (ah o köşeyi bir görseniz) ve sonra hakkında ne yazacağımı biraz
İçinde Alfabe Geçen Çocuk Kitapları
Elif ilk okula başlamasaydı sanırım bu liste aklıma gelmezdi. Listelerin aklıma gelmesi zaten etrafta benzer özellikteki kitapları görmemle başlıyor. Ve onları bir arada detaylandırarak görme fikri bir anda gözümde canlanıyor. Bu listelerin biraz daha işlevsel olmaları için epey düşünüyorum. Sadece isimlerin yazılı olması da güzel tabii ama bu bilgiye ulaşmak
Bağlar
Yüz Kitap yayıneviyle Bağlar kitabı ile tanıştım ve bana bu kitabı hediye eden de İzmir’den Gökçe oldu. Kitabın nedense öykü olduğunu düşünüp öykü rafına kaldırmıştım. Geçtiğimiz haftalarda Sevengül Hoca‘nın dersinde Rukiye, bu kitaptan bahsedince ilk defa görmüşçesine not almıştım. Ve ardından kendinden gelişen bir anda yetişkin edebiyata ait kitaplığı düzenlerken
Derin Düşünceler : Arkadaşlık
Gecenin saat 23.25’inde ani bir kararla Mantar Pano köşemde yeni bir bölüm açıyorum. Bunun adı belirsizlik ve değişim değil çünkü. Bunun adı Kirpinin Zarafeti‘ndeki Paloma’ya selam göndererek “Derin Düşünceler” oldu. Bu ara en derin düşüncem de arkadaşlık. Yazarken belki de kıvrımlarda saklananlara rastlarım bilmiyorum. (Riko’nun notları gibi açıklamalı notlar da
Aheste Gariplikler Adası
Günün birinde adaya düşecek olursam -ki umarım bu olmaz- Gariplikler Adası‘na düşmek istiyorum. Teknem aheste aheste yanaşabilir sahile, alabora olmaya veya kıyıya vurmaya gerek yok. Ama bir dakika ben Denizci değilim ki! Yani içinde deniz geçen bir işim var ama bu denizci olmak anlamına gelmiyor. Hele ki adım Denizci hiç
Küçük Mavi Sandalye
Aklımda buraya yazmak için öyle çok kitap var ki bazen hangisine öncelik vereceğimi şaşırıyorum. Buraya yazmadan önce mutlaka notlarımı tazeliyorum ancak bazı kitaplar -bir sebeple- diğerlerinin önüne geçebiliyor. Tıpkı Cary Fagan’ın Küçük Mavi Sandalye kitabında olduğu gibi. Cary Fagan’ın okul öncesi kitabını görünce çok şaşırdım. Kendisini Bay Karp ile tanımış
Çayırın En Tuhaf Yuvası
Yaklaşık altı ay önce bir aileyle tanıştık, arkadaş olduk ve kısıtlamalar el verdiğince sohbet anları yakaladık. Kısa bir süre sonra ailenin farklı bir dinamiği olduğunu hissettim. Aralarındaki diyalog oldukça güzeldi. Güzelden kastım hep iyi anlaşıyor olmaları değildi. Öncelikle şunu söyleyebilirim ki, neşeliler, hayattan keyif almaya çalışıyorlar, üretkenler, başkalarının ne dediği
Ayı Geldi
Bazen bir ayı gelir ve o kadar çok şeyi değiştirir ki… Esra: (heyecanla) Kerem, ayı gelmiş! Kerem: (Kapıya bakarak, sevinçle) Hani nerede anne? İçinde ayı geçen kitapları severim. Özlem’in Davetsiz Misafir ‘inde olduğu gibi sevimli bir ayıysa hele. Kitap okumaya kendini kaptırmış ayıları da severim, onlar belki sadece okumayı çözmeye
Dedem Bir Japon Balığı
Dedem Bir Japon Balığı kitabını alalı epey oldu aslında ama bugün pikniğe gittiğimizde okuma fırsatı buldum. İçinde dede geçen kitapları, dede-torun ilişkilerini çok seviyorum. Kendi dedelerimle tanışma fırsatım olmadı. (Doğumları 1905 ve 1907 olunca) Ancak teyzemin eşine “dede” diyerek büyüdüm ve tam üç yıl önce vefat edene kadar da dede-torun