Tepetaklak
İnsanın hayatı bazen tepetaklak olabilir. Başınıza öyle bir şey gelir ki zeminin ayaklarınızın altında olmadığını şaşırarak fark eder, elinizi ayağınızı tam olarak nereye koyacağınızı bilemezsiniz. Eğer sekiz yaşındaysanız bu durum daha da ilginç bir hal alabilir. En azından benim yaşadığım durumda böyle gelişti olaylar. Otuz yedi yaşındayım ve hayatım birkaç kez daha tepetaklak oldu ve her seferinde yenilenmiş bir ben çıktı içimden. O yüzden hayatı belli olaylar sebebiyle altüst olan veya kitabımız adıyla söyleyecek olursak tepetaklak olan kişiler ve karakterler çok ilgimi çeker.
Vuokko Hurme‘nin Dönüşüm üçlemesinin ilk kitabı olan ve Nil Deniz Çidanlı tarafından çevirisi yapılan Tepetaklak kitabı Can Çocuk yayınevi sayesinde okurla buluştu (Editör Tuğçe Özdeniz‘e de tatlı bir selam gönderelim.) Sonda söyleyeceğimi başta söyleyeyim, kitabın orijinal kapağı öyle muhteşem ki keşke o kapak kullanılsaymış dedim. Mevcut kapak tasarımı Lom Creative’den çıkmış ancak ben çocuklar için ilgi çekici olduğunu düşünmüyorum. Hatta biraz da bu kadar muhteşem bir hikâye için kapağın “hafif” kaldığını da söylemek isterim. Neyse ki konumuz bu teknik detaylar değil.
Tepetaklak
Konumuz tepetaklak olmuş bir dünya ve bu dünyadaki yeni düzen. Bu cümle ne yazık ki (ve neyse ki) mecazi bir anlam taşımıyor. Bize hikâyeyi kırmızı kaplı defteri aracılığıyla anlatan Lenna Anderssen hayatının sekiz yılını Kardum’da tersine dönmüş bir dünyada geçirmiş. Lenna için gökyüzünün olduğu yerde toprak var. Bu durum Lenna’nın annesi sekiz yaşındayken yaşanmış. Nasıl ve neden olduğu (henüz) bilinmese de yer ve gök yer değiştirmiş diyebiliriz. Tepetaklak ismi de hikâyeyi oldukça iyi anlatıyor. Tıpkı ters duran ağaçlar Öküzcan ve Cılızcan gibi.
Yazarın atmosfer yaratmadaki başarısına hayran kaldım. Hikâyeyi çizimlerle de desteklemiş ve eşine pek rastlamadığımız ters durma halini okurun zihninde canlandırmayı başarmış. Lenna ve kardeşi Rousku‘nun (birkaç yerde Roosa yazılmış, sanırım diğer baskılarda dikkat edilir. Belki Roosa’ya geri dönülür anlamından dolayı) çarpmamak için çaba sarf ettikleri yerde duran tavan lambasının bizim evdeki duruşu nasıl olurdu diye epey kafa yordum. Sadece lamba da değil aslında ters bir ev nasıl olur ve içerisinde nasıl yaşanır (aklıma ilk olarak tuvalet geldi, yalan yok) kısmında beyin jimnastiği yaptım.
Elimizdeki En İyi Buysa?
Biraz saçma bir başlık oldu ama hikâyedeki belli noktaları daha iyi açıklamak için yazdım. Kardum’da su çok kıymetli. Oldukça uzak mesafelerdeki yeraltı su kaynaklarına ulaşmanız zorken gelen misafir bile “Bize su vermeyin, çok kıymetli çocuklara ayırın.” diyebilir. Kaynakların tükenme ihtimali arttıkça çocuklara verilen su bile bardakta işaretlenir hale geldikçe susuzluk yaşanan bir diğer kitap Laura S. Matthews‘in yazdığı Balık geldi aklıma. Kaplan’ın balığı yaşatma çabası ve Lenna’nın kuşu susuz bırakmamaya çalışması, tavukları Newton ile ilgilenmesi oldukça benzerlik gösteriyor.
Pandemi (hemen hemen) herkes için farklı kollardan zorluklarla geldi ve umarım ki geçti gitti. Kimi fazla evde kaldı kimi işsiz ve aç kaldı kimi sevdiklerini kaybetti. Önümüzde ciddi bir küresel kriz ve susuz kalma riski var ancak biz yine de kaynakları çılgınlar gibi tüketmeye devam ediyoruz. Çocuklara bir şey aldığımızda sevinmeleri beş belki on saniye sürüyor ve ardından yeni taleplerle geliyorlar.
Lenna’nın ve annesi Milda’nın sekiz yaşındayken yaşadıklarını okumalarını (öğrenmelerini) da tam da bu sebeple kıymetli buluyorum. Birkaç komşularıyla beraber yaşayan Lenna’nın sekiz yaşına kadar tanıştığı insan sayısı on bir. Çünkü Kardum’da hem kablolara hem de insanlara tam olarak güvenemezsiniz!
Binalar arası ulaşım şekli kablolar olunca ve gökyüzüne düşmemek için çaba sarf ettiğinizde hayat gerçekten ilginç oluyor. Bence daha ilginci bir çocuğun bu düzende doğmuş ve büyümüş olması. Kitaplarda gördüğü resimleri tuhaf bulması, ağaçların neden kökleri üzerinde durduğunu anlayamaması mesela. Tüm bu detaylar atmosferi oluşturan önemli ögeler.
Sürpriz bozulmasın diye hikâyenin nasıl ilerlediği hakkında fazla bir şey yazmayacağım. Her bölüm müthiş merak ettiren bir yerde kesilince kitabı -eğer peşinizde Anneee diyenler yoksa- bir solukta okuyorsunuz. Rahatsız hissettiğim tek konu özellikle ilk bölümlerde Lenna’nın hikâyeyi aktarırken seçtiği zaman geçişleri oldu. Bir de on yaş ve üzeri okur kitlesi için yazan bir yazarın neden “Dayım, yani annemin erkek kardeşi” deme ihtiyacı duyduğunu da merak ettim.
“Kitaplarda çocukların sadece kafalarının göründüğü, vücutlarının su dolu teknelerin içinde olduğu resimler görmüştüm. Bunlara küvet denirdi. Bu fikir bana çok korkutucu gelmişti. Suyla da temizlenebileceğini daha önce hiç düşünmemiştim.”
Kitaptaki en çarpıcı cümlelerden biri değil ama bence yazın balkonunda veya bahçesinde havuzlar kurup suyu foşur foşur kullanmaya hevesli bizler için sağlam bir tokat.
Kitapta bolca Ronja: Haydut Kızı referansı var. Ronja kütüphanemize çok tatlı birinden birkaç yıl önce geldi ancak daha okumamıştım, gerçekten utandım. Lenna’nın bu yoklukta onunla maceralara atılmasından da heveslendim ve Ronja’ya hemen başladım.
Seri kitapların kaderinde ne yazık ki bekleme süresinin belirsizliği var. Neyse ki beklediğimiz yer güzel. Neresi olduğunu yazarsam sürpriz kaçabilir ama benim çok sevdiğim yerlerin başında yer alıyor.
Sadece Lenna’dan bahsetmem bu hikâye için haksızlık oldu aslında ama lafı daha da uzatmak istemedim. Yoksa arkadaşı Jaan’dan ve cesur anne Milda’dan, Ondan ve Vildan gibi karakterlerden de bahsetmek isterdim. Atmosfer, hikâye ve ana karakter ne kadar güçlü olursa olsun yan karakterlerle desteklenmezse veya diyaloglar gerçekçi olmazsa hikâye havada kalıyor. O yüzden Lenna kadar tavuk Newton’u da merak etmenizi isterim.
Birkaç hafta önce Ters Ev isminde artık pek çok şehirde olan bir evi ziyaret ettik, midem bulanarak çıktım hiç afilli bir pozum da yok. Yazara bu seri fikri böyle bir evden mi çıktı acaba diye aklıma geldi ama internette bir şey bulamadım. Denk gelirseniz belki yazarsınız.
10 yaş ve üzeri kitaplara buradan ulaşabilirsiniz.
*Lokum Çocuk Kütüphanesi instagram hesabındaki başka pek çok kitap da ilginizi çekebilir.
Tepetaklak
Yazan: Vuokko Hurme
Çeviren: Nil Deniz Çidanlı
Can Çocuk, 210 sayfa, 2022, 10+
0 Yorum
Yorum gözükmüyor
Şu anda yorum yok, bu yazı için ilk yorumu sen yapabilirsin!