Söyleşi: Ayşe İnan Alican
Sevgili Ayşe İnan Alican, İstanbul Kitap Fuarı’nda tanışmıştık sizinle ve Lokum adına kitap imzalayıp çizmiştiniz. O günden sonra da çizimlerinizin takipçisi olduk ve şimdi de “1 Kitap 1 Mektup” etkinliğine katılarak bizi çok mutlu ettiniz. Hemen belirteyim ki merak ettiğimiz bir dolu soru var: Öncelikle yaptığınız işin adı illüstratör/çizer/grafiker mi?
Savaşın Son Kışı
Savaştan gerçek anlamda hoşlanmayan biri için konusu “savaş” olan veya savaşlarda geçen kitaplara ayrı bir zaafım var. Ortaokuldayken ne olmak istediğim sorulduğunda “savaş muhabiri” derdim, sanırım bu fazlasıyla Coşkun Aral’ın Haberci’sini izlememden kaynaklanıyordu ama sonra kendisiyle tanışıp yüzünde savaşın o gerçek izlerini gördüğümde silkelendiğimi hatırlıyorum. Dolayısıyla Türkçeye çevrilmiş birçok kitaba
Karda Birdoksan
Yıllar önce Devlet Tiyatrosu’nda “Karlar Kraliçesi”isimli çocuk oyununa gitmiştim. Oyundaki tek çocuksuz yetişkin bendim. En arka sıraya oturmuş, çocuklarıyla ilgilenen ebeveynlere bakarken oyundan pek keyif almadıklarını görüp şaşırmıştım. Oysa çocuklar ne çok eğleniyordu. Elife hamile olduğumu öğrenir öğrenmez de alıp yüksek sesle okuduğum ilk hikaye Andersen’den Karlar Kraliçesi olmuştu. Onu
Bir Oğul
2017’de okuduğum son kitabın, 2018’de bloga yazdığım ilk kitap olacağını düşünmemiştim. Kitap her ne kadar tüm okumam boyunca bende “mutlaka yazmalıyım” duygusu uyandırsa da vaktim olacağı aklıma gelmemişti. Neyse arada derede vakit yarattım ve Kerem ağlayana kadar şimdilik buradayım 🙂 (Öncesini bilmeyenler için not düşeyim, 20 gün önce doğum yaptım
Üç Çocuk, Bir Öğretmen ve Unutulmaz Bir Gün
Öncelikle gözlerinizi kapatıp en sevdiğiniz öğretmeninizi düşünmenizi istiyorum. Bu öğretmen ilkokuldan da olabilir üniversiteden de okuldan da olabilir bir dershane veya kurstan da. (Mola) Gözlerinizi açıp buraya tekrar döndüğünüzde yüzünüzde gülümseme yaratan kişinin hikayesini anlatacağım bugün size. Bu kitapta adı Bayan Bixby ama siz onu zaten tanıyorsunuz. Belki Züleyha belki
Mucize
“Mucize” kitabını ilk çıktığında -henüz çok satanlarda değilken- kapağı ilgimi çektiği için kitapçıda meraklanarak karıştırmıştım. Kötü bir önyargı biliyorum ama bu tarz ciltli kitaplarda çok hayal kırıklığı yaşadığımdan olsa gerek, “beklesin” diyerek almadım ve sonra kitap kelimenin tam anlamıyla patlama yaşadı. Buna şaşırmadım çünkü bir kitabın iyi-kötü olması değil reklamının
Portakal Kız
Sene 2005 (bir sene öncesi de olabilir) üniversitenin kantininde oturuyoruz, yanıma öncesinde çok da muhabbetimin olmadığı bir çocuk oturuyor. Bizim okula Tıp Fakültesini bırakıp gelmiş (ilginç bir detay) ve yaşı benden 10 yaş büyük. Kısa bir sohbetten sonra “Sana bir kitap getireyim, oku, seveceksin.” diyor, ben de şaşırıp “olur” diyorum.
Annemin Kelimeleri
Okuduğunuz kitabın etkisinden çıkmanız ne kadar sürer? Hikaye heyecanlandırmadıysa arka kapakla beraber var olmamış etki de uçup gider. Peki, tam tersi bir durumda? Karakterlerle tam kahve içmeye başlamışken o sohbeti bırakıp gidebilir misiniz? Gitmek istemediğim hatta muhtemelen etkisi bende uzun yıllar sürecek bir kitap okudum geçen hafta. Yazmadan önce bekledim,
Ekşilina
Bazı kitap karakterleri hayatınızı onunla tanışmadan önce ve sonra diye ikiye ayırabilir. Hatta daha ileri gidip çocukluğunuzda yaptığınız ancak yüzleşmekten korktuğunuz şeylerle sizi bir anda baş başa da bırakabilir. Bu karakterleri sevip okşamak yetmez aslında, gösterdiği yere bakmak ve orada biraz duraksayıp sıcak çikolata molası vermek gerekir. Ve bu molalara sadece
Parantez
Yayınevlerinin kataloglarını karıştırmayı ve onlardan not almayı seviyorum. Bazı kitapları henüz ön satıştayken takip etmem de bundan kaynaklanıyor. İşyerinde veya evdeyken boş bulduğum anlarda iki sayfa da olsa katalog karıştırınca kitapçıda hangi rafa yöneleceğimi biliyorum. Tudem’in online kataloguna bakar bakmaz karşıma masmavi kapaklı bir kitap çıktı. Kapak rengi ve kapaktaki